YARINA KALSIN AMA YANINA KALMASIN
Seçimler bitti ve yine her zaman olduğu gibi gelen, gidenin dönemi ile ilgili bizleri bilgilendirmekte. Bu aslında şeffaflık ilkesinin vazgeçilmez unsurlarından biri, yalnız söylenenlerin gereği ne ise yapılmayınca laflar havada kalıyor.
Yerel seçimlerde, değişimin yaşandığı hemen hemen bütün belediyelerde tablo aynı. Kimisi jakuziden, kimisi enkaza çevrilmiş belediye araçlarından, kimisi şatafatlı makam odalarından, kimisi de fütursuzca yapılan harcamalardan ve kalan borçlardan serzenişte bulunuyor. Parti değişimi yaşanan belediyelerde, bu gayet normal karşılanabilir bir serzenişken. Parti aynı ama sadece Belediye Başkanının değiştiği Belediyelerde biraz tuhaf oluyor.
Sözüm ona aynı partide siyaset yapmış dava arkadaşlarının bu şekilde davranması farklı yorumlara sebep veriyor. Malumunuz ilimizde de bu aralar dilden dile dolaşan Büyükşehir Belediyenin borç batağında olması.
Bu tür konularda ne yazık ki Avrupa´nın epey bir gerisindeyiz. Ülkemizde siyasetin göbeğine oturmuş bir gelenek var. Hiçbir Belediye Başkanı kendinden önce usulsüzlük yaptığını ima ettiği, Belediye Başkanı hakkında yasal işlem başlatmaması. Bu aslında siyasetin iç kurdu bana göre, siyaseti içten içe yiyen çürüten bu gelenekten bir an önce kurtulmamız lazım. Kimsenin yaptığı yanına kâr kalmamalı. Bir önceki dönemde seçimi kazanarak Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olan Sayın Mansur YAVAŞ bu konu ile ilgili ciddi bir mücadele vermişti. Sonuca belki ulaşamadı ama en azından bu tabuyu yıkmış oldu.
Hatırlayalım meselâ Sayın Selahattin GÜRKAN bir önceki seçimde Büyükşehir Belediye Başkanı olunca hemen kendinden önceki Belediye Başkanları hakkında böyle bir algı oluşturmuştu. İşte falancadan bu kadar borç devraldık, şu kadar ödenmesi gereken kredi var gibi şeyler söyleyip durdu. Belki bir yolsuzluk veya hırsızlıktan bahsetmedi ama sonuçta insanların gözünde halefi olduğu kişileri itibarsızlaştırmış ve siyaset sahnesinden silinmelerine sebep olmuştu. Kişileri itibarsızlaştıralım derken itibarsızlaştırdığımız, hayatımızın olmazsa olmazı, devletleri devlet yapan ADALET unsurunu da göz ardı etmeyelim.
İlimizde bu geleneği bozan Selahaddin Gürkan’ın bizzat kendisi idi. Bu gerçekten takdire şayan bir o kadar da cesurca bir hamle idi. Sonuçları bazıları için hezimet olsa da doğru olanı yaptı. Şimdi sıra Selahattin GÜRKAN dönemine geldi. İnşallah bu kamuoyunu bilgilendirme işi maksadı dışına çıkmaz, çıkmamalı da. Zira bu konu ile ilgili çok değişik yorumlar yapılabilir. Kimine göre geçmişin intikamı, kimine göre yeni göreve gelenlerin vakti zamanı geldiğinde giderken sığınacakları bir bahane, kimine göre seçimlerde diğer adaylara çalışan Selahattin Gürkan’a kesilen bir ceza. Sebebi ne olursa olsun kişisel fikrim bunun kanun haline getirilmesi ve her yerel seçimden sonra aday değişsin, değişmesin bütün belediyeler 5 yıllık Gelir-Gider hesapların halka açık hale getirsin. Vatandaş olarak bizlerde kimini başarılı olup, olmadığına ona göre karar verelim. Varsa ihmali, suçu, yolsuzluğu olanları da savaştan önce Ukrayna da olduğu gibi kameraların önünde kaldırıp kafa üstü çöp kovasına atalım.
Malatya Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Sami Er’in de bu hassasiyetle bu konuları dillendirdiğini temenni ederiz. Aksi bir durumun bu şehre hiçbir fayda sağlamayacağı aşikâr. Ortada bir suç varsa kimsenin yanına kâr kalmasın herkes cezasını çeksin. Suç teşkil eden bir konu yoksa da gereksiz tartışmalara girip asli işimiz olan Malatya´yı ayağa kaldırma görevimizi aksatmayalım. Malum işimiz çok, yükümüz ağır.
