
Türk Deprem Araştırma Dergisi'nde yayımlanan bir makale, doğal afetlerin aile içi iletişim dinamiklerini nasıl değiştirdiğini ve bu süreçte psikolojik desteğin önemini ele alıyor.
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü’nden Nargis Özden imzalı "Kahramanmaraş Depremi Bağlamında Aile İçi İletişim Dinamiklerinin İncelenmesi" başlıklı makale, özellikle Kahramanmaraş depremi bağlamında ailelerin yaşadığı iletişim süreçlerini inceliyor. Çalışma, deprem gibi büyük afetlerin, aile üyelerinin duygusal ve psikolojik durumlarında derin değişimlere yol açtığını gösteriyor. Makalede, aile içi dayanışmanın, hayatta kalma stratejileriyle birlikte duygusal iyileşme için büyük bir öneme sahip olduğu vurgulanıyor.
Aile İçi İletişim ve Çocuklar
Depremin çocuklar üzerindeki etkisi, aile içi iletişim dinamiklerini derinden etkiliyor. Çocukların deprem anında ve sonrasında yaşadığı korku, kaygı ve travma, aile içi iletişimi şekillendiren en önemli unsurlardan biri olarak öne çıkıyor. Koruma içgüdüsüyle hareket eden ebeveynlerin, çocuklarına yönelik şeffaf ve güven verici iletişimleri, çocukların duygusal iyileşme süreçlerinde kritik bir rol oynuyor. Çalışmaya göre, çocuklar, ailelerinden aldıkları duygusal destekle travmalarını daha sağlıklı bir şekilde atlatabiliyor.
Makale, deprem gibi travmatik olaylarla başa çıkarken ailelerin bilinçli hareket etmesinin, birbirlerine güven verici bir dil kullanmasının ve açık iletişim kurmasının duygusal iyileşme süreçlerini hızlandırdığını belirtiyor. Çocuklar genellikle duygusal travmalarını ifade etmekte güçlük çekebildiğinden, ebeveynlerin onların duygusal ihtiyaçlarını anlamak ve onlara psikolojik destek sağlamak için daha fazla çaba göstermesi gerektiği vurgulanıyor.
Özden, makalesinde “Çocuklarla yapılan açık ve dürüst konuşmalar onların korkularını paylaşmalarına ve iyileşmelerine katkı sağlamaktadır” ifadesini kaydediyor.
Psikolojik ve Sosyal Destek Hizmetlerinin Rolü
Makalenin sonuç bölümünde, afet sonrası dönemde toplumsal sağlığın korunması ve aile içi bağların güçlendirilmesi için devlet ve sivil toplumun rolüne dikkat çekiliyor. Profesyonel destek almayan katılımcıların, zamanında psikolojik destek alabilselerdi çaresizlik duygularından kurtulabileceklerini ifade etmeleri, manevi destek için zamanlamanın önemini ortaya koyuyor.
Bu bağlamda devletlerin, ailelere yönelik psikolojik destek ve rehberlik hizmetleri sunmasının afet sonrası iyileşme sürecini hızlandırabileceği belirtiliyor. Aile içi iletişimi destekleyen kurumların, ailelerin sağlıklı ve etkin iletişim kurabilmelerini sağlamada kritik bir rol oynadığı ifade ediliyor.
Devlet Kurumları ve STK'lar Arasında İşbirliği
Makale, aile içi iletişimi güçlendirmek için devletlerin atabileceği adımları ve izleyebileceği yolları detaylandırıyor. Bu öneriler arasında şunlar bulunuyor:
-Kriz Aile Danışmanlık Merkezleri/Destek Programları: Ailelere iletişim becerileri kazandırmak, çatışmaları çözmek ve psikolojik destek sunmak için geçici danışmanlık merkezleri kurulması.
-Eğitim/Bilinçlendirme Programları: Okullarda ve toplumsal alanlarda aile içi iletişimin önemine dikkat çeken programlar düzenlenmesi.
-Çocuk/Gençlik Hizmetleri: Çocukların ve gençlerin aile içinde kendilerini ifade edebilmeleri için çeşitli destek programları geliştirilmesi.
-Aile İçi Kriz Müdahale/Destek Hizmetleri: Şiddet, boşanma gibi kriz durumlarına anında müdahale edebilecek yapılar oluşturulması.
-Toplum Temelli Destek Ağları: Ailelere yönelik ekonomik, sosyal ve psikolojik yardımların sağlanması.
-Yasal Düzenlemeler: Aile içi şiddetle mücadele, ebeveyn izinleri ve çocuk hakları gibi konularda yasal düzenlemeler yapılması.
Makalede, bu programların etkin bir şekilde uygulanabilmesi için Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı gibi devlet kurumlarının işbirliği içinde çalışması gerektiği vurgulanıyor. Ayrıca Bağımsız Denetim Kurulları, sivil toplum kuruluşları (STK’lar) ve uluslararası kuruluşların (UN Women, UNICEF) da süreçleri denetlemesi gerektiği belirtiliyor.
Makale sonuç olarak, "Aile içi iletişimi destekleyen devlet politikaları, ailelerin sağlıklı bir yaşam sürdürmesinde kritik rol oynar. Bu tür kurumlar ve politikalar bireylerin yaşam kalitesini artırmakla birlikte toplumsal düzenin güçlenmesine de katkı sağlar." ifadesine yer veriyor.
malatyayenises.com