SON DAKİKA
Reklam

Cumhuriyet Bir Gecede Değil, Yıllar Süren Hazırlıkla İlan Edildi

Rauf Bey ve Karabekir Paşa Neden Tepki Gösterdi? İlan Şekli Tartışma Yarattı. “Rauf Bey, Kazım Karabekir ve Ali Fuat Paşa cumhuriyetin ilanına değil, ilan ediliş biçimine karşı çıkmışlardır.”

Cumhuriyet Bir Gecede Değil, Yıllar Süren Hazırlıkla İlan Edildi
A- A+

 Karadeniz Teknik Üniversitesi'nde hazırlanan "Cumhuriyetin İlanının Türk Basınına Yansımaları" başlıklı yüksek lisans tezi, Cumhuriyet'in ilanının bir gecede alınmış ani bir karar değil, çok önceden temelleri atılmış uzun bir sürecin neticesi olduğunu ortaya koydu. Tezin sonuç kısmına göre, Türk basını Arapça kökenli "cumhuriyet" kavramını "halka dayalı yönetim biçimi" şeklinde sıklıkla kullanırken, İlan sürecinde yaşanan hükümet bunalımının bizzat Mustafa Kemal Paşa tarafından, sistemi resmileştirmek için güçlü bir gerekçe yaratmak amacıyla çıkarıldığı belirtildi. Basının bu süreçte yaşananlara genel olarak destek verdiği ancak rejimin uygulanış biçimine dair önemli eleştirilerde bulunduğu da kaydedildi.

1. TARİHSEL KÖKLER VE OSMANLI’YA SİRAYET EDEN YENİLİK

Yüksek lisans tezinin bulgularına göre, Arapça kökenli "cumhuriyet" kelimesi (Cumhur'dan türemiş), basında halka dayalı yönetim biçimi olarak yer aldı. Cumhuriyet kavramı, Antik Yunan'dan Latince "Res Publica"ya uzanan tarihsel süreçte eşitlik, özgürlük ve adalet gibi ilkeleri kapsar hale geldi. Modern cumhuriyet anlayışı Fransız İhtilali ile şekillenip ABD ve Fransa'da uygulanırken, 1699 Karlofça Antlaşması sonrası zayıflayan Osmanlı Devleti’ne sirayet etmeye başladı.

Osmanlı'da anayasal sürecin başlangıcı olarak kabul edilen Sened-i İttifak'ı takiben Tanzimat ve Islahat Fermanları ile eşitsizlikler giderilmeye çalışıldı. Ancak teze göre, Türkiye’de cumhuriyet anlayışının girmesinde ve yayılmasında Fransız İhtilali, getirdiği bağımsızlık, özgürlük ve eşitlik kavramlarıyla dönüm noktasını oluşturdu. Batı'da eğitim gören aydınların çabalarıyla 1876'da I. Meşrutiyet, ardından 1908'de II. Meşrutiyet ilan edildi ve Padişahın yetkileri kısıtlanarak, Meclis güçlendirildi ve basın özgürlüğü sağlandı.

2. MİLLİ MÜCADELE VE FİİLİ CUMHURİYET İNŞASI

Mustafa Kemal Paşa'nın cumhuriyet algısı, gençlik yıllarından itibaren halkın yönetime katılımının gerekliliğine olan inancıyla şekillendi. Mondros Mütarekesi sonrası başlayan Millî Mücadele’de, Amasya Genelgesi, Erzurum ve Sivas Kongreleriyle mücadele halka mal edildi. 23 Nisan 1920’de TBMM’nin açılmasıyla milli iradenin yeni kalpgahı oluşturuldu. Teze göre, bu durum, "devlet merkezinin ve hangi rejimin kabul edileceğinin fiili anlamda pratiğini göstermesi açısından önemlidir."

20 Ocak 1921’de kabul edilen Anayasa’nın ilk maddeleriyle "Hakimiyetin kayıtsız şartsız millette olduğu" güvence altına alınmış, böylece halk egemenliğini esas alacak yeni devletin kurulacağı işaret edilmiştir.

3. SALTANATIN KALDIRILMASI VE REJİM TARTIŞMALARI

Milli Mücadele'nin askeri safhasının tamamlanmasıyla İtilaf Devletlerinin Lozan'da ikilik yaratma girişimi, 1 Kasım 1922'de Saltanatın lağvedilmesini hızlandırdı. İstanbul Hükümeti istifa ederken, TBMM Türkiye’nin tek meşru yönetim mekanizması haline geldi ve devletin merkezi fiilen Ankara oldu.

Bağımsızlığın kazanılmasından sonra, Meclis Hükümet sisteminin siyasi karşılığının belirsizliği, devlet başkanı sorunu ve uluslararası alandaki uyarılar üzerine rejim meselesinin çözümü faaliyetleri başladı.

4. MUSTAFA KEMAL’İN DEMECİ VE BASININ İLK TEPKİSİ

Mustafa Kemal Paşa'nın 22 Eylül 1923’te Avusturya gazetesi muhabiri Jeseph Hans Lazar'a verdiği demeç, cumhuriyetin ilan edileceği ve başkentin Ankara olacağı yönündeki niyetini kamuoyuna deklare eden ilk hamle oldu. Bu demecin ilk olarak bir yabancı gazeteye verilmesi, Türk basınında "bazı eleştirilere" uğrasa da, gazeteler genel olarak bu yeni süreci desteklemiştir.

Türk basınında devletin yeni adının "Türk Halk Devleti" veya "Türk Halk Cumhuriyeti" olacağına dair öngörüler yapılmış ve anayasada yapılacak değişikliklerin cumhuriyeti ilan etmek amacıyla gerçekleştirileceği yönünde haberler çıkmıştır. Eylül ayının sonlarında, basında "saltanatın kaldırılmasından itibaren zaten cumhuriyetle yönetildiğine dair bir kanaatin oluştuğu" yorumları yer almıştır.

5. ELEŞTİRİLER: "ŞEKLEN İLAN ÇÖZÜM GETİRMEZ"

Mustafa Kemal Paşa’nın devlet başkanı olması gerektiği hususunda basında genel bir muhalefetle karşılaşılmamasına rağmen, Tevhid-i Efkar ve İstikbal gibi gazetelerde önemli eleştiriler yapılmıştır. Bu eleştiriler, "cumhuriyetin şeklen ilan edilmesinin çözüm getirmeyeceği her anlamda tatbik edilmesiyle anlam kazanacağı" yönündedir.

Özellikle Tevhid-i Efkar gazetesindeki yazılarda "cumhuriyetin ilan edilmesiyle milli hakimiyete geçilmiş olunamayacağı, bunun her açıdan pratiğinin gerçekleşmesi gerektiği" vurgulanmıştır. Bazı gazeteciler, cumhuriyet meselesinin "basit ve doğal olarak değerlendirilmesi" ile Avrupa'ya benzer bir yönetim kurulması halinde milli hakimiyet faktörünün değersizleşeceği endişesini dile getirmişlerdir.

6. HÜKÜMET BUHRANI: İLANA GİDEN SON ADIM

Teze göre, Ankara'nın başkent ilan edilmesinin ardından (13 Ekim 1923), beklenti cumhuriyetin ilanına yoğunlaşmıştı. Süreci hızlandırmak adına, Mustafa Kemal Paşa bir "hükümet buhranı" çıkarmıştır. 24 Ekim 1923'te Fethi Bey başkanlığındaki hükümetin istifası, doğrudan Paşa’nın isteği doğrultusunda çıkarılmış ve cumhuriyetin ilanı için güçlü bir gerekçe olmuştur. Basın bu gerçeği bilmemekte ve istifayı yüzeysel nedenlere bağlamaktaydı.

28 Ekim 1923 akşamı Çankaya'da düzenlenen akşam yemeğinde Mustafa Kemal Paşa, yakın arkadaşlarına ertesi gün cumhuriyetin ilan edileceğini haber vermiştir.

7. 29 EKİM VE BASINDAKİ YANKILARI

29 Ekim 1923’te Hükümet buhranı çözülemeyince, Mustafa Kemal Paşa, meselenin hükümetin seçilememesi değil, doğrudan sistemin kendisi olduğunu belirterek cumhuriyet rejimine geçilmesini öngören anayasa değişikliği önergesini sundu. Önerge, saat 20.30'da TBMM Genel Kurulunda kabul edildi. Saat 20.45'te ise Mustafa Kemal Paşa, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı seçildi.

Cumhuriyetin ilanı top atışlarıyla bütün memlekete müjdelenirken, basında büyük yankı uyandırmıştır. Basında; 23 Nisan 1920’den beri uygulanan yönetime resmiyet kazandırıldığı ve yeni sistemin Türkiye Cumhuriyeti’nin her alanda önünü açacağı vurgulanmıştır.

Tevhid-i Efkar gazetesi ise, "cumhuriyetin ilanının acele edilerek verilmiş bir karar olduğu ve diktatörlüğe yol açabileceği" eleştirisini getirmiştir.

8. MİLLİ MÜCADELE KAHRAMANLARININ TEPKİLERİ

Tez, cumhuriyetin ilan şekli konusunda Mustafa Kemal Paşa'nın yakın arkadaşlarından bazılarının eleştirilerine dikkat çekmektedir. Rauf Bey, Kazım Karabekir Paşa ve Ali Fuat Paşa gibi isimler, cumhuriyet rejimine değil, ilan ediliş biçimine tepki göstermişlerdir.

Rauf Bey, 1 Kasım 1923'te Vatan ve Tevhid-i Efkar gazetelerine yaptığı açıklamalarda cumhuriyetin ilan şeklini eleştirince, Halk Fırkası'nda müzakere edilmiş ve açıklamasını yalanlaması istenmiştir. Kazım Karabekir Paşa, hem milletvekili hem de ordu komutanı olmasına rağmen kendisine haber verilmemesinden gücenmiş, Ali Fuat Paşa da sürece dahil edilmemekten rahatsızlık duymuştur. Teze göre, bu durum Mustafa Kemal Paşa ve yakın arkadaşları arasında fikir ayrılıklarını derinleştirmiştir.

BİLGİ: Malatyayenises.com haber sitesi hiçbir ajansa abone değildir. Haber değeri taşıyan etkinlik, bilgi, dosya, ihbar ve basın bültenlerinizi burhan.karadum@gmail.com veya malatyayenises@gmail.com e-mail adreslerine gönderebilirsiniz.

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.
Çok okunanlar