Malatya'nın Hekimhan ilçesinde geçtiğimiz Nisan ayında evinde silahla başından vurulması sonucunda doğumuna 10 gün kala bebeği ile birlikte ölen 23 yaşındaki Beste Kızılay cinayetine ilişkin davanın ilk duruşması Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
10 Nisan 2025 günü saat 19.00 sıralarında Hekimhan ilçe merkezindeki Bahçelievler Mahallesi'ndeki evden başından yaralı olarak ilçe hastanesine götürülen 34 haftalık hamile 23 yaşındaki Beste Kızılay, sevk edildiği Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tüm müdahalelere rağmen kurtarılamamıştı. Ancak genç kadının karnında bulunan ve “Bebek Kızılay” olarak adlandırılan bebeğin alınması için yapılan operasyonda ise bebeğin oksijensizlik sonucu öldüğü anlaşılmıştı.
Cinayete ilişkin olarak genç kadının kocası Alican Kızılay (26) “Eşi kasten öldürme” ile babası Dursun Kızılay (54), annesi Gülay Kızılay (49) ile ailenin küçük çocukları olan Suça Sürüklenen Çocuklar A.K. ile F.K. ise “Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme” suçundan Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaya başladılar.
Cinayet duruşması, yargılamada “Suça sürüklenen çocuklar olması” nedeniyle kapalı oturum şeklinde yapıldı, ancak duruşmayı takip eden 5 gazetecinin salona alınmasına izin verildi.
Duruşmaya tutuklu sanık Alican Kızılay çelik yelek giydirilmiş halde getirilirken, diğer 4 sanık ile birlikte avukatları ve ölen Beste Kızılay’ın babası Ahmet Fuat Özhan, annesi Gülay Özhan ve kardeşi Buse Özhan ile avukatları salonda hazır bulundular.
Duruşmaya Malatya Barosu’nun görevlendirdiği bir avukat ile Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü avukatı da yine duruşmada hazır bulundu.
Sanık Alican Kızılay verdiği ifadesinde: “Ben o gün köye gitmiştim. Eşimin isteği üzerine markette bir şeyler alıp eve döndüm. Evin camekanlı balkonunda eşimle birlikte oturuyorduk. Eşimin doğumuna on gün kalmıştı. Eşimle çocuğumuzun durumunu konuşuyorduk. Silah temizlemek isterken silah ateş aldı, eşim başından vuruldu. Başında kanı görünce bağırdım. Annem, babam, komşularımız ve halamın kızı geldi. Hekimhan Devlet Hastanesi’ne götürdüler. Ardından Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk ettiler. O gün köyde dört tane bira içmiştim, eve gelince de bira ile şarabı karıştırarak içiyordum. Eşimle sohbet etmem yaklaşık 20 dakika sürmüştü. Tabancayla köyde ateş etmiştim. Tabancanın şarjörünü çıkarttım, sandalyenin üzerine bıraktım. Köyde doldur-boşalt yapmamıştım. Merminin namlunun ağzında olup olmadığını bilmiyorum. Silahı masaya koyarken ateş aldı. Doldur -boşalt yapııp,yapmadığımı hatırlamıyorum.” ifadelerini kullandı.
Cinayet davasında suç delillerini gizleme suçundan yargılanan Alican Kızılay’ın babası Dursun Kızılay verdiği ifadesinde: “İstanbul’da ikamet ediyorum. Gelinimin doğum yapacak olması nedeniyle İstanbul’dan Hekimhan’a geldik. Olay günü akşam Alican dondurma getirmiş ve bizlere dağıtmıştı. Ben salonda televizyon izliyordum. Dışarıdan bir ses geldi. Oğlum A.K. ‘Baba, abim seni çağırıyor’ dedi. Alican’ın sesi geliyordu, feryat ediyordu, ‘Canım sana bir şey olmayacak’ diyordu. Oğlum olayla ilgili bana bir şey söylemedi. ‘Baba bir şey sorma, ambulansı çağır’ dedi. Gelinimin başını yere vurmuş olduğunu düşündüm. Gelinimin başından silahla vurulduğunu doktorun söylemesi üzerine öğrendim. Acil serviste doktor, ‘Ateşli silahla yaralanma’ demesi üzerine olayı öğrendim. Balkona gittiğimde tabanca yerde duruyordu ama gerçek tabanca olmasına ihtimal vermedim. Gelin ise sandalyede oturur vaziyetteydi. Oğlum başını kucağına almıştı.” dedi.
Cinayet davasında delilleri gizlemekle suçlanan Alican Kızılay’ın annesi Gülay Kızılay ise: “O gün mezarlığa gitmiştik. Rahatsızlığımdan dolayı evde yatıyordum. Oğlumun feryadı üzerine balkona koştum. Beste’nin yüzünde kan görünce şoka girdim. Alican ‘Baba ambulansı ara’ dedi. Sonra akrabamız Burcu 112’yi aradı. Ambulans geldi. Gelinin silahla yaralanmış olduğunu Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde öğrendim.” dedi.
Suça sürüklenen çocuk A.K.: “Yengem sedyeyle götürülürken balkonda yerdeki silahı o anki panikle alıp odadaki dolaba koydum.” dedi.
Ölen Beste Kızılay’ın babası Ahmet Fuat Özhan, tüm sanıklardan şikayetçi olduğunu belirterek: “18-19 Temmuz 2024 tarihinde evlendiler. Damadımın alkol kullandığını biliyorum. Beni akşam 22.10’da damadımın amcasının kızı ile evli olan Mehmet Demir aradı. ‘Beste balkonda düşerek kafasını mermere vurdu, hastaneye gidiyoruz’ dedi. Bana hastaneye gelmemi söylediler. Hastaneye gittim. Ambulans hareket etmişti. Malatya’ya geldik. Alican kırmızı alanın kapısında yatıyordu. Onu teselli ettim. İçeride polis ve doktorlar ‘bu cinayet’ diyordu. Fakat kızımın olayla ilgili konuştuklarını bilmiyordum. Sonra polis beni dışarı çağırdı, kızımın düşerek başını mermere vurduğunu söylediklerini aktardım. Ordaki polis benim olayla ilgli bilgim olmadığını söyledi. Acil servisteki doktor geldi, ‘Kızın ateşli silahla vurulmuş’ dedi. Bebeği kurtarmak için doğum servisine gönderdiler. Ardından doktor bebeği kaybettiklerini, kızımın yoğun bakıma alındığını, ardından ise kızımı kaybettiklerini söylediler.” dedi.
Ölen Beste’nin annesi Gülay Özhan ise kendisine kızının düşerek başını mermere vurduğunun söylendiğini ifade ederek, olayı öğrenene kadar kendisine yalan söylendiğini belirtti. Anne Gülay Özhan: “Alican hastanede yanıma geldi, ‘Anne korkma, Beste’ye bir şey olmayacak’ dedi. Normalde bana ‘Kaynana’ derdi. Tüm sanıklardan şikayetçiyim.” dedi.
Ölen Beste’nin kardeşi Buse Özhan ise: “Alican hastaneden bana sarılarak ‘Korkma ablan kurtulacak’ dedi.” ifadelerini kullandı.
Duruşmada tanık olarak dinlenen polis memuru Sinan Yılmaz ise Olay Yeri İnceleme Şubesinde görev yaptığını anlatarak: “Olay yerine Malatya’dan gittik. Cumhuriyet Savcısı’nın refakatında kamera ve fotoğraf çekimi yaparak eve girdik. Odalarda dağınıklık yoktu. Mutfak ve balkon dağınıktı. Balkonda sandalyeler yerdeydi, yerde kan birikintisi vardı, duvarda kan sıçraması vardı. Olay yerinde tabanca yoktu. Şarjör sandalyenin üzerindeydi. Boş kovanı bulamadık. Çekirdeği bulduk. Şarjörün içinde 15 mermi vardı. Boş kovanın sıcak olan sobaya atılmış olma ihtimali nedeniyle sobayı da boşaltarak baktık ancak bulamadık.” dedi.
Mahkeme heyeti duruşmayı sonlandırarak ara kararlarını açıkladı. Malatya Barosu’nun davaya katılma talebi, olayda ilgisi olmadığı gerekçesiyle reddedilirken, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’nün davaya katılması kabul edildi. Mahkeme, Tanık Durmuş Kızılay ve Burcu Ekici’nin bir sonraki duruşmaya zorla getirtilerek dinlenmesine karar verdi. Ayrıca olaydan sonra 112’ye açılan telefon ses kaydının bulunduğu evrak ve kayıtların mahkemeye gönderilmesinin istenmesine hükmedilerek duruşma ileri bir tarihe ertelendi.



































