Yaşanan deprem sonrasında vatandaşın biriken vergi borçları ile ilgili değerlendirmeler yapan malatyahaber.com yazarı Yeminli Mali Müşavir Mustafa Bahadır Altaş, “Yaşanan bu süreçte vatandaşların kayıpları karşısında devletin de alacağından feragat etmesi gerekir“ dedi.
Altaş “6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremler sonrasında depremlerden en çok etkilenen illerden biriside Malatya olmuştur. Şehirde 40 bine yakın bina, 30 bine yakın işyeri hasar görmüştür. Bu durum yaşanan depremin büyüklüğünü ve yaratmış olduğu maddi kaybın boyutunu ortaya koymaktadır. Özellikle şehir merkezinde ekonomik ve sosyal yaşamın felç olduğu dikkate alındığında depremin yarattığı yıkım ve kaybın telafisi çok zor görünmektedir. İnsanlar maddi ve manevi kayıplar yaşamıştır. Yaşanan bu süreçte vatandaşların kayıpları karşısında devletinde alacağından feragat etmesi gerekir. Çünkü Malatya’nın maddi kayıpları tahmin edilenin çok üzerindedir. Bildiğiniz gibi yaşanan deprem sonrasında Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından kısa sürelerde de olsa 30 Nisan 2024 tarihine kadar mücbir sebep hali ilan edilerek vergisel işlemlerin ertelenmesi ve ödenmesi gereken vergilerinde vadesi ötelenmiştir. Yaşanan deprem şiddeti ve kapsadığı alan itibariyle yaşayan herkes için gerçekten bir felaket olmuştur. Bu felaketin açtığı yaraların sarılması için yürürlükte bulunan kanun maddelerinin işletilmesi ve vatandaşın vergi borçlarının belirli kısmının terkin edilmesi (silinmesi) gerekir.” diye konuştu.
YMM Altaş, yürürlükteki kanun maddelerinin işletilmesi ve vergi borçlarının belirli kısmının terkin edilmesiyle ilgili görüşlerini şöyle detaylandırdı: “Bilindiği üzere hem vergi kanunumuzda hem de amme alacaklarını düzenleyen kanunda bu konuda düzenleme yapılmıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunun Verginin Terkini başlıklı 115. maddesinde yangın, deprem, sel, don, kuraklık ve bunlar gibi doğal afetler yüzünden varlıklarının veya mahsullerinin en az üçte birini kaybedenler adına tahakkuk ettirilmiş ve afetlerin zarar verdiği gelir kaynakları ile ilgili amme alacakları Cumhurbaşkanı kararıyla kısmen veya tamamen terkin olunur düzenlemesi dışında, 6183 sayılı Amme Alacaklarını Tahsili Usulü Hakkında Kanun’unda Tabii Afetler Sebebiyle Terkin başlıklı 105. maddesinde de benzer bir düzenleme ile varlıklarının veya mahsullerinin en az üçte birini kaybeden mükelleflerin bu âfetlerin zarar verdiği gelir kaynakları ile ilgili bulunan vergi borçları ve vergi cezaları Maliye Bakanlığınca zararla mütenasip olmak üzere, kısmen veya tamamen terkin olunur., şeklinde yapılan düzenlemelerle vergi borçlarının ve diğer amme alacaklarının terkinine ilişkin olarak yasada Cumhurbaşkanı ile Hazine ve Maliye Bakanlığına ayrı ayrı yetki verilmiştir. Bu konuda bir düzenleme yapılması bölgenin ticari hayatının canlandırılmasında bir zorunluluk olmaktadır. Aksi takdirde depremden etkilenen vatandaşların, yaşanan bu travmayı atlatması çok zordur."
Altaş sözlerini, “Depremin üzerinden yaklaşık on bir aylık bir süre geçmiş olmasına rağmen depremin hemen akabinde vatandaştan toplanan Zarar Beyan Formu veya Zarar Gören Taşınır Bilgi Formu gibi evraklarla ilgili nasıl bir işlem yapıldığının akıbeti bilinmemektedir. Bu konuda bilgi sahibi olmak vatandaşın hakkıdır. Bunun içinde kanunları verdiği yetki çerçevesinde Cumhurbaşkanı veya Hazine ve Maliye Bakanının yetkisini kullanarak deprem nedeniyle varlıklarını kaybeden vergi mükelleflerinin borçlarının terkin edilmesi için siyasiler başta olmak üzere tüm meslek kuruluşları ve sivil toplum kuruluşlarının birlikte hareket etmesi ve gerekli kamuoyunu oluşturulması gündeme gelmelidir." diye tamamladı.