SON DAKİKA

Malatya'daki 11 Yıllık Kayıp Cinayetinde İlk Duruşma Yapıldı: Sustular

21 Ekim 2014'te Malatya'nın Yeşilyurt ilçesinde kaybolan Hüseyin Bağatur'un (59) öldürüldüğü, cesedinin Doğanşehir ilçesi Yuvalı köyündeki bir araziye gömüldüğü ve üzerine ev yapıldığı 2024'te ortaya çıktı. Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianameye göre, maktulün boşandığı ancak birlikte yaşadığı eski eşi Hediye Geçen (52), sevgilisi Alirıza Türker (45) ve Türker'in kardeşi Bayram Türker (39) "tasarlayarak öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanmaya başladılar.

Malatya'daki 11 Yıllık Kayıp Cinayetinde İlk Duruşma Yapıldı: Sustular
A- A+

Malatya’nın Yeşilyurt ilçesinde 2014 yılında kaybolan ve 2024 yılında cansız bedeni 6 Şubat depremleri sonrasında yıkılan metruk bir binanın temelinde bulunan Hüseyin Bağatur cinayetine ilişkin davanın ilk duruşması yapıldı ve adamın boşandığı eşi ile diğer 2 sanık susma haklarını kullanarak, konuşmadılar. Hüseyin Bağatur’un öldürüldükten sonra götürülüp araziye gömüldüğü, daha sonra üzerine temel atılarak ev yapıldığı, evin ise 6 Şubat’ta yıkılması üzerine Emniyet ekiplerini  kazı yaptırması sonucu olay 11 yıl sonra aydınlatılmıştı.

Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı, cesedi kaybolduktan 11 yıl sonra ortaya çıkan ve kafasına kurşun sıkılarak öldürüldüğü tespit edilen 50 yaşındaki Bayram Bağatur’un öldürülmesine ilişkin soruşturma sonrasında eski eşi Hediye Geçen (53), sevgilisi Ali Rıza Türker (45) ve Ali Rıza Türker’in kardeşi Bayram Türker (39) hakkında “Tasarlayarak Öldürme” suçundan cezalandırılmaları talebiyle hazırladığı iddianame ile açtığı davanın ilk duruşması Malatya 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. 

2014’te Başlayan Kayıp Vakası, 2024’te Cinayet Oldu

İddianameye göre, Hüseyin Bağatur (50), en son 21 Ekim 2014 günü hayattayken görüldü ve o tarihten itibaren kayıp olarak aranıyordu. Maktulün ablası Zahide Kopan’ın yaptığı kayıp müracaatı üzerine başlatılan soruşturma, Bağatur’un öldürülmüş olabileceği şüphesiyle genişletildi.

Yürütülen soruşturmada, Hüseyin Bağatur’un hayattayken son görüşmesini, eski eşi Hediye Geçen’in (53) gönül birlikteliği olan arkadaşı şüpheli Ali Rıza Türker (45) ile yaptığı tespit edildi. Bu görüşmenin, maktulün ikametine yakın bir baz istasyonundan gerçekleştiği belirlendi.

Ceset, Beton Temelin Altından Çıkarıldı

Soruşturmanın genişletilmesiyle Malatya İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi Cinayet Bürosu ekiplerince sanık Ali Rıza Türker’e ait bir GSM hattının olay tarihinden bir gün sonra Doğanşehir Polatderesi köyünde baz vermesi üzerine, bu bölgedeki 50 dönümlük bir arazi üzerinde inceleme başlatıldı.

Daha önce sonuçsuz kalan kazı çalışmalarının ardından, 6 Şubat depremlerinin arıdndan söz konuş uarazideki evin yıkılarak metruk hale geldiğinin  Malatya İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi Cinayet Bürosu ekiplerince 29 Mayıs 2024’te evin temel  kısmında yapılan yeni arama ve kazı çalışmaları sonucunda, ayakkabı, elbise ve kemik parçaları bulundu.

Adli Tıp Kurumu’nun 16 Eylül 2024 tarihli raporu, bulunan cesedin, Hüseyin Bağatur çocukları Muhammed Kürşat Bağatur, Mustafa Harun Bağatur ve Hazal Bağatur’un biyolojik babası olduğunu kesinleştirdi. Otopsi raporunda ise Hüseyin Bağatur’un, ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı kafa travmatik değişimler sonucu öldüğü belirtildi.

Çelişkili İfadeleri Çürütüldü 

Cinayetin kilit şüphelisi Ali Rıza Türker, 20 Temmuz 2024 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığı’nda verdiği ifadede, cinayeti Hediye Geçen’in babası olan Sabri Geçen'in işlediğini, Sabri Geçen’in maktulü tabancayla ensesine vurarak öldürdüğünü öne sürdü. Türker, daha sonra cesedi Hediye Geçen ve Sabri Geçen ile birlikte araca attıklarını, kardeşi Bayram Türker’i arayarak eskortluk yapmasını istediğini ve cesedi gece tek başına kazdığı çukura gömdüğünü beyan etti. Cinayetten sonra cesedin gömüldüğü yere hemen temel kazdırarak inşaata başladığını da itiraf etti.

Ancak savcılık, bu beyanların; Sabri Geçen'e ait HTS kayıtlarının, olay anında maktulün öldürüldüğü ve gömüldüğü yerlerde baz vermemesi, Şüpheli Ali Rıza Türker’in olay yerinde yapılan keşif sırasındaki beyanları ile savcılıktaki beyanlarının birbiriyle çelişmesi, Cesedin gömülme işleminin kepçe kullanılarak yapıldığına dair teknik delillerle Ali Rıza Türker’in kazmayı kendi yaptığı yönündeki beyanının çelişmesi, gibi gerekçelerle suçtan kurtulmaya yönelik olduğu değerlendirilerek itibar edilmediğini belirtti.

Savcılık: "Fikir ve Eylem Birliği İçinde Tasarlayarak Öldürdüler"

İddianamenin sonuç kısmında, deliller ve HTS/baz kayıtları incelenerek şu tespitlere varıldı:Maktul Hüseyin Bağatur’un son iletişiminin şüpheli Ali Rıza Türker ile olduğu. Şüpheliler Ali Rıza Türker, eski eş Hediye Geçen ve Ali Rıza Türker’in kardeşi Bayram Türker'in olay yerine çağırdıkları maktulü, ele geçirilemeyen ateşli silahla kafasına sıkmak suretiyle, fikir ve eylem birliği içerisinde iştirak halinde daha önceden tasarlayarak öldürdükleri kanaatine ulaşıldı. Olaydan sonra üç şüphelinin birlikte hareket ederek maktulü Ali Rıza Türker’e ait kapalı kasa kamyonetin arka kısmına taşıdıkları ve Bayram Türker'in öncü araç olarak eşlik etmesiyle cesedi Doğanşehir Yuvalı köyünde bulunan araziye götürüp gece vakti gömdükleri ifade edildi.

Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı, üç tutuklu şüpheli hakkında Tasarlayarak Öldürme sucundan cezalandırılmalarını talep etti. 

Cinayete ilişkin davanın ilk duruşması Malatya 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı. Duruşmaya Diyarbakır Cezaevi’nde bulunan tutuklu sanıklar Ali Rıza Türker, Bayram Türker ve Hediye Geçen, duruşmaya SEGBİS üzerinden, taraflar ve avukatları ise salonda hazır bulundular. 

Diyarbakır Cezaevi'nde bulunan tutuklu sanık Ali Rıza Türker, “SEGBİS üzerinden savunma yapmayacağım. Şu anda susma hakkımı kullanıyorum. SEGBİS üzerinden kendimi tam olarak ifade edemiyorum, bu nedenle savunma yapmayacağım. Duruşma salonunda mahkeme heyeti önünde savunma yapmak istiyorum.” dedi.

Diyarbakır Cezaevi'nde bulunan tutuklu sanık Bayram Türker ise, “Benim olayla uzaktan yakından ilgim yoktur. SEGBİS üzerinden savunma yapmayacağım, mahkeme heyeti önünde savunma yapacağım.” ifadelerini kullandı.

Diyarbakır Cezaevi'nde tutuklu bulunan Hediye Geçen, “Ben de diğer sanıklar gibi mahkeme heyeti önünde savunma yapmak istiyorum. Bu duruşmada susma hakkımı kullanıyorum.” dedi.

Öydürülen Hüseyin Bağatur’un Ailesinin Beyanları

Oğlu Harun Bağatur, “Ali Rıza ile aynı mahallede oturuyorduk. Ben yanında çalışıyordum. Annem ile Ali Rıza’nın ilişkisini bilmiyordum. Babam genelde Malatya dışında çalışıyordu. Bazen altı ay sonra gelir, sonra tekrar giderdi. Babam ortadan kaybolduktan sonra kendisinin kaybolduğunu düşünmüyorduk. Annem ile babam boşanmıştı; aralarında evlilik birliği yoktu. 2008 yılında boşanmışlardı. Babam gelince bizlerle kalırdı. Şehir dışına gittiğinde arada konuşuyorduk ama gittiği illeri söylemezdi. Dedem vefat ettiğinde babam cenazeye gelmeyince şüphelendik. Kendi kardeşleriyle de konuşmaması bizi ayrıca şüpheye düşürdü. Annem de bir süre sonra bu durumu sorgulamaya başladı. Annem, boşandıkları için yasal olarak kayıp başvurusunda bulunamayınca halam gelip başvuruda bulundu. Babamın kullandığı telefon hattı benim adıma kayıtlıydı. Babama ulaşamayınca hattı başka operatöre taşıyıp yeniden açtım; belki arkadaşları arar diye. Tam hatırlamıyorum ama bu hattı Ali Rıza’nın verdiği cep telefonuna takmış olabilirim. Telefon evde duruyordu. Babamın arkadaşları aramaya başlamıştı, biz de nerede olduğunu araştırıyorduk. Babam kaybolduktan sonra annem ekonomik olarak çok zorlandı; sosyal yardım almaya başladı. Babam kaybolmadan önce maddi anlamda bize bakıyordu, kimseye muhtaç değildik. Babamı öldürenlerden şikayetçiyim.” İfadelerini kaydetti.

Oğlu Kürşat Bağatur da “O zaman 13–14 yaşındaydım. Babamla evden birlikte çıktığımızı hatırlıyorum. Babamla durağa kadar yürüdük; bu babamı son görüşümdü. Babamın bizi bırakıp gittiğini düşündüm. Sonra annem, dedemi ve annemi arayarak ‘Gitti, gelmiyor.’ dedi. Bu olayda kim sorumluysa hepsinden şikayetçiyim.” dedi.

Kızı Hazal Bağatur: “O dönem bir otelde çalışıyordum. Babam Malatya’ya geldiğinde aynı evde kalıyorduk. Kendisiyle en çok iletişim kuran bendim. Ali Rıza’yı tanırım; babamla ya da dedemle bir problemi yoktu. Babamın anneme fuhuş yaptırdığına dair bir olay olmadı; buna ilişkin tartışma veya konuşma hiç olmadı. Babam kaybolunca, babamın babasına söyledik; o ise üzerine düşmedi. Daha sonra Zahide halamı arayıp durumu ilettik. Halam Malatya’ya gelerek kayıp başvurusunda bulundu. Annem ile Ali Rıza arasındaki ilişkiyi soruşturma aşamasında öğrendik.” İfadelerini kaydetti.

Kız kardeşi Özgür Kopan da, “Kocaeli’nde yaşıyorum. Kardeşimin ailesiyle herhangi bir sıkıntısı yoktu. Eşi ve çocuklarının her şeyden haberi olduğunu düşünüyorum.” Dedi.

Ablası Zahide Kopan ise, “Ben adalet istiyorum; kardeşimin kanı yerde kalmasın. Kardeşimi 12 yıl kefensiz bıraktılar. Bu olayda hepsinin haberi vardı. Her tarafı aradım; kimsesizler mezarlıklarını bile aradım. Kardeşimin maddi durumu çok iyiydi; çocuklarını çok severdi. Geceleri annem rüyama giriyor, ‘Hüseyin’i ara.’ diyordu, ‘Hüseyin’in kanı yerde kalmasın.’ diyordu. Kardeşimin eşi Hediye’yi aradığımda bana, kardeşimin Antalya’da olduğunu, telefon kullanmadığını, kendilerini kontörlü telefonla aradığını söylüyordu. Ayrıca Fatma adlı bir kadınla kaybolduğunu anlatıyordu.” şeklinde konuştu.

Mahkeme Heyeti, sanıkların Malatya’ya getirilerek mahkeme heyeti önünde ifadelerinin alınması ve dosyadaki eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı ileriki bir tarihe erteledi. 

BİLGİ: Malatyayenises.com haber sitesi hiçbir ajansa abone değildir. Haber değeri taşıyan etkinlik, bilgi, dosya, ihbar ve basın bültenlerinizi burhan.karadum@gmail.com veya malatyayenises@gmail.com e-mail adreslerine gönderebilirsiniz.

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.
Çok okunanlar