Malatya – Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Kıvanç Apartmanı davasında, sanık A.Ö.'nün avukatı Ali Haydar Özer, Temmuz 2025 tarihli bilirkişi raporuna kapsamlı itirazda bulundu.
Av. Ali Haydar Özer'in dilekçesinde, Karadeniz Teknik Üniversitesi öğretim üyeleri tarafından hazırlanan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığı, raporun kendi içinde çelişkiler barındırdığı ve müvekkile atfedilen kusurun somut teknik verilere dayanmadığı ifade edildi.
İtiraz dilekçesinde,, binaya ait statik proje ve hesap raporunun 04 Temmuz 1995 tarihli olduğu, bu nedenle yapının 1975 Deprem Yönetmeliği’ne tabi bulunduğu tespitinin bilirkişi raporunda da açıkça yer aldığı hatırlatıldı. Buna rağmen, sonuç bölümünde 1998 tarihli yapı ruhsatı esas alınarak müvekkile kusur atfedilmesinin hukuki ve teknik açıdan çelişki oluşturduğu belirtildi.
İtiraz da, "Bilirkişi heyeti, incelemelerinde statik proje ve hesap raporu tarihinin 04.07.1995 olduğunu ve projenin 1975 Deprem Yönetmeliği'ne tabi olduğunu açıkça tespit etmiştir. Raporda, bu tespit doğrultusunda projenin 1997 Yönetmeliği'ne göre kontrol edilmesine gerek olmadığı belirtilmesine rağmen; sonuç kısmında müvekkil, 1998 tarihli yapı ruhsatı tarihi esas alınarak kusur atfedilmiştir. Müvekkilin 1995 yılında gerçekleştirdiği idari işlemin, yıllar sonra düzenlenen bir ruhsat tarihi üzerinden değerlendirilmesi ve kusur atfedilmesi, maddi gerçeklikle örtüşmemekte ve mahkemenin illiyet bağı yönünden değerlendirme yapmasını hukuken imkansız hale getirmektedir." denildi.
Av. Ali Haydar Özer'in dilekçesinde ayrıca, müvekkilin denetim yaptığı dönemde hangi mevzuata aykırı işlemi gerçekleştirdiğinin somut olarak ortaya konulmadığı, “belediyenin ilgili birimindeki sorumlular” şeklindeki genel ifadelerle kusur yüklenmesinin suç ve cezanın şahsiliği ilkesine aykırı olduğu kaydedildi.
İtiraz da, deprem ivme değerlerinin tasarım değerlerinin çok üzerinde gerçekleşip gerçekleşmediği ve bu durumun illiyet bağını kesip kesmediğinin incelenmediği de vurgulanarak, "Özellikle; deprem ivme değerlerinin öngörülen tasarım ivme spektrumunun çok üzerinde gerçekleştiği ve bu durumun müvekkilin eylemi ile netice arasındaki illiyet bağını kesip kesmediği hususunda teknik görüş talep edilmiştir. Ancak bilirkişi heyeti, bu hayati parametreyi değerlendirmeye dahi almamış, binanın yıkılmasında doğa olayının "beklenmedik şiddetinin" etkisini tartışmaktan kaçınmıştır." ifadelerine yer verildi.
Binanın ilk büyük depremde yıkılmadığı, tahliye imkânı tanıdığı ve sonraki sarsıntılarda çöktüğü yönündeki tespitlerin de raporda ele alınmadığı ifade edildi.
Av. Ali Haydar Özer, mevcut bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasının dosyaya katkı sağlamayacağını belirterek, yeni bir bilirkişi heyetinden denetime elverişli bir rapor alınmasını talep etti.
Savunmada, tercihen İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa’dan oluşturulacak yeni heyette, belediye mevzuatı ve uygulamalarına hâkim bir inşaat mühendisinin de yer alması istendi. Dilekçede ayrıca, deprem ivme değerleri ve illiyet bağı gözetilerek kusur tespitinin yeniden yapılması ve müvekkilin beraatine karar verilmesi talep edildi.
Kaynak: malatyayenises.com / malatyagazete.com
#malatya #deprem #depremdavası


































