SON DAKİKA

Malatya'da deprem sonrası mezarlıkta neler yaşandı?

A- A+

BUKHAN KARADUMAN 

6 Şubat Kahramanmaraş merkezli büyük depremlerde ağır hasar gören Malatya’da, sadece yıkılmış, ağır hasar gördüğü için yıkılan ya da yıkılacak binalar ile boşalan çarşı merkezi görünse de, enkazdan çıkarılan cenazeler için son yolculuklarında son kez gerçekleştirilen insanı ve İslami görevlerin gerçekleştirildiği Malatya Şehir Mezarlığı’nda yaşanan ilk saatlerin, ilk günlerin acısı ve unutulmaz manzaraları halen tazeliğini koruyor. 

Malatya’da 6 Şubat’taki ilk 7.6 büyüklüğündeki depremden sonra sadece cenazeler Malatya Şehir Mezarlığına götürülmedi, geniş bir alan olduğu için insanlar araçları ile buraya akın ederek, mezarlığı güvenli bir toplanma merkezi olarak da gördü. Öyleki, Malatya Şehir Mezarlığı’nda  enkazdan çıkarılan cenazeler getirilirken, mezarlığa sığınan 1.500 kişilik vatandaşın barınma ve yiyecek ihtiyaçları da karşılanmaya çalışılıyordu. 

Depremin ilk saatinde ailesini de yanına alıp Yeşiltepe’deki Malatya Şehir Mezarlığına gelen Malatya Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Daire Başkanı Osman Gönültaş, olayın ilk anından, son anına kadar yaşananları, gördüklerini, yaşadıklarını, karşılaştığı unutulmaz durumları ve duygularını anlattı. 

Mezarlıklar Daire Başkanı Osman Gönültaş, “Biz, Malatya’da enkaz altında çıkan son cenazeden sonra olayın şokunu yaşamaya başladık. Dedik ki, ‘Ne oldu, ne yaşadık’. Geceleri ağlamaya başladık.  Biz depremin ilk 20 günü ne yaşadığımızı bilmiyoruz. O acıyı da yaşayamadık. Ama depremden dolayı cenaze definleri bitince ben ve personelim geceleri ağlamaya başladık. Allah bir daha bizlere de yaşatmasın, bir başkasına da yaşatmasın” dedi.

Malatya Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Daire Başkanı Osman Gönültaş ile yapılan röportaj şu şekilde:

-“Mezarlık ana baba günüydü, gelemeyen personeli cenaze araçları ile evlerinde topladık”

Depremden hemen sonra çocuklarımı da alarak direk Mezarlığa geldim. Gelirken tabi Malatya’nın yıkıldığını, yok olduğunu gördük. Mezarlığa geldiğimizde burası ana-baba günüydü. Tabi sabah saat 05.30 gibi Malatya Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Selahattin Gürkan beni aradı. Dediki, ‘Personelle görüşüyorsun, depremde hayatını kaybetmeyen, zararı olmayan kim varsa hepsi mesaiye gelecek.’ Kendi sistemimizde bütün personele mesaj çekerek ulaştık, telefonlar açtık, evleri uzak olanları cenaze araçları ile gidip getirdik. Sabah saat 06.00’da tüm mezarlık personeli mesaiye başlamıştı. 

-Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan’ın ilk talimatı neydi?

Malatya Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Selahattin Gürkan ilk etapta şunu söyledi, ‘Malatya’da depremden dolayı cenaze ister 1 tane olsun, ister 10 bin tane olsun, kaç cenazemiz varsa dini vecibelere uygun bir şekilde, günlük nasıl işlem yapıyorsanız o şekilde yapacaksanız. Malatya’da kesinlikle toplu defin istemiyorum. İnsanlar ‘benim mezarım nerde, benim cenazem nerede’ derdine düşmeden tek tek defin yapacaksınız’ dedi. Başkanımız şunu da söyledi, ‘Depremde bir ailede hayatını kaybeden kaç kişi varsa tamamını yan yana defin edeceksiniz. Ayrı ayrı parsellere defin etmeyeceksiniz. Hemen şehrin muhtelif yerlerine çadırlar kurun.’

-“Cenazeler gelmeye başlayınca, ikinci deprem yaşandı. Onun şokunu atlatmaya çalışırken cenazeler yoğun bir şekilde gelmeye devam etti”

Biz mesaiye başlar başlamaz verilen talimatlar üzerine  Malatya'nın muhtelif yerlerine 78 adet çadır kurduk. Bu çadırlarımızın bir kısmı ikince depremde enkaz altında kaldı, tekrar yerlerine yenilerini koyduk. Zor bir süreçti. Kolay bir süreç değildi. Ben çalışma arkadaşlarıma şunu söyledim, ‘Gelen cenazelerin tamamı bizim. Annemiz, babamız, kızımız, evladımız. Depremzede aileler, cenaze sahipleri acılı, canlarını kaybetmişler, bağırabilirler, hakaret edebilirler, her şeyi söyleyebilirler, ama kesinlikle hiçbir karşılık vermeyiniz, tamamen işe odaklanacaksınız. Gelen cenazeleri dinimizin emrettiği şekilde defin edeceğiz’ dedim. Bu noktada tüm personelime teşekkür ediyorum. 84 personelimin tamamı sabah saat 06.00’da buradaydı. Eşini, çocuğunu, annesini, babasını, yakınlarını bırakarak buraya geldiler. Cenazeler gelmeye başlayınca, ikinci deprem yaşandı. Onun şokunu atlatmaya çalışırken cenazeler yoğun bir şekilde gelmeye devam etti. Mezarlık Personeli  ne yapacağını biliyordu. 

-“Mezarlığa sığınan vatandaşlarımız için 4 tane çadır kurduk, 12 kazan çorba yaptık”

İlk depremden itibaren mezarlık alanına sığınan çok sayıda insan oldu. Deprem sabaha saat 06.00’da burada yaklaşık 1.500 vatandaşımız vardı. Depremde ailesini kaybetmeyen, ama depremden kaçıp buraya sığınan insanlar vardı. Biz onlar için derhal buraya 4 tane çadır kurduk, içine sobasını koyup, odununu kömürünü verdik. Hatırlanacaktır, o zaman aşırı derecede bir kar yağışı vardı, aşırı derecede soğuktu. Kendi personelimizin yemekhanesindeki malzemelerden sadece o gün 12 kazan çorba yaparak buradaki insanlara dağıttık. Kendi depomuzdaki suları dağıttık. Bizler burada bir taraftan cenaze defin ederken, cenazeleri yıkarken, bir taraftan da mezarlığa sığınan insanların mağduriyetini gidermeye çalıştık. Malatya Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Selahattin Gürkan, ‘Vatandaşı kesinlikle mağdur etmeyeceksiniz.’ Bizde sayın başkanımızın talimatı üzerine vatandaşımızı kırmadan, incitmeden elimizden geldiğinin en iyisini yapmaya çalıştık. Çünkü vatandaş mağdur, depremzede. Allah bu acıyı bir daha ne bize, nede bir başkasına yaşatmasın. 

-“Biz 1 günde 300 tane cenaze yıkadık. 24 saat esasına göre çalıştık”

Biz 1 günde 300 tane cenaze yıkadık. 24 saat esasına göre çalıştık. Mezarlığa gönüllü olarak gelip çalışan vatandaşlarımız da vardı. Allah onlardan da razı olsun. Diyanet’ten ve normal vatandaşlar gelerek gönüllü olarak çalıştılar. Biz kimseye yok demedik, çünkü o gün herkesin birbirine ihtiyacı vardı. Herkesin yardımlaşması gerekiyordu. Diyanet’ten gelenlerin bir kısımını defin ekibine, bir kısmını yıkamaya verdik, bir kısmını burada cenazeleri taşımaya verdik. Ben kendim bizzat morg çevresinden hiç ayrılmadım. Sürekli vatandaşımız ile orada beraberdik. Çağrı merkezimize gelen her adres hemen şoförümüze veriliyordu, normalde 3 dakikada gidilecek adreslere bazın 20-25 dakikada ulaşılıyordu, çünkü sokaklarda enkaz vardı. Bundan dolayı biraz zaman kaybımız oldu. Biz çalışmalarımızı sürdürürken diğer illerden bize destek geldi. Ben yoğunlukta çalışırken fark edemedim, bir baktımki Elazığ Cenaze İşleri Müdürü yanımda oturuyor. Kendi ekibini almış gelmiş, ‘Benim yapabileceğim ne var’ diyor. Elazığ, Trabzon ve Türkiye’nin her yerinden yardımlar geldi. Malatya’da toplam 1.237 cenazemiz çıktı. Bunun içinde Akçadağ’da 36, Doğanşehir’de 142, Darende’de 1 cenaze ile birlikte toplamda 1.236 cenazemiz vardı. Bu cenazelerin 746 tanesini Malatya Şehir Mezarlığında toprağa verdik. Diğer 490 tanesini ise başka illere, ilçelere ve mahallelere gönderdik. Dışarıdan ise şehrimize Elazığ, Adıyaman, Kahramanmaraş, Hatay, Osmaniye’de, 90 tane cenaze geldi. Adıyaman’da bir köyümüz yok olmuştu. O köyden 51 tane cenaze geldi. Dışardan gelen cenazelerden yaklaşık 19 tanesini tekrar biz gönderdik. Bu cenazeleri Hatay’da Maraş’ta defnedecektiniz niye buraya getirdiniz. Başkanımızın da talimatıyla biz dini vecibelerimizi yerine getirerek defnedeceğiz. Bunlarda duymuşlar ki Malatya’da yıkama var, o bölge de cenaze yoğunluğundan toplu definler oluyor, getirip cenazesini burada yıkayıp, kefenleyip namazını kıldırıp tekrar götürüp kendi memleketine defnetti. Adıyaman’dan gelen 51 tane cenaze ise biz burada arkadaşlara dedik ki, ‘Arkadaşlar bunlar bir köy, bir aşiret bunları ayrı parsellere koyup da yarın akrabalarını ayrı ayrı parsellerde gezdirmeyelim.’ Bunlara yeni bir parsel açtık. Tamamını aynı parselde yan yana defnettik. Bunun içinde karı koca var, oğlu var, torunu var gelini var. Hatta daha sonra Bayramda bir gün gelirken Adıyaman’dan gelen cenaze yakınlarından bir tanesi, ‘Ben size gönül koydum. Bizi burada ayırdınız, diğer parsellere niye defnetmediniz.’ dedi. Bende ‘Aslında biz sizi düşünerekten bunu yaptık. Biz bu parsellere defnetseydik farklı farklı parsellere cenazeleriniz defnedilecekti. Ama siz bir ailesiniz sizi ayırmak istemediğimiz için defnettik’ deyince boynuma sarılıp ağladı, ‘Allah sizden razı olsun. Şimdi tüm aile buradayız gelip duamızı ediyoruz’ dedi. 

-“Kucağında çocuk, yüzüme bakarak,  ‘Müdürüm ben bunu toprağa nasıl koyayım’ dedi”

Beni o süreçte en çok etkileyen durum çocuk ölümüydü. Ben santralde otururken, ağabeyim geldi, dediki, ‘Bir vatandaş ceset torbası ile çocuğunu almış, defne gidecek, ama gidemiyor, çocuğunu vermiyor’ dedi. Gidip vatandaşın boynuna sarıldım, ‘Gel defin edelim’ dedim.  Kucağında çocuk, yüzüme bakarak,  ‘Müdürüm ben bunu toprağa nasıl koyayım’ dedi.  (Ağladı)

Gün içinde saat 11.00 civarıydı. Morgda görevli hocalarımız yanıma gelerek, ‘Bir bakarmısınız, bir cenazemiz geldi, yıkama durumu yoktur’ dediler.  Gidip baktım, cenazenin sadece boyun altı ile bacak üstü vardı. Baş ve bacak kısmı yoktu. Orada cenaze sahiplerinden yaşlı amcamıza, ‘Cenazenin yıkanma durumu yoktur, isterseniz teyemmüm ederek toprağa verelim’ dedim. Amca ise bana, ‘Cenaze sizin, nasıl uygunsa öyle yapın.’ dedi.

-“Biz, Malatya’da enkaz altında çıkan son cenazeden sonra olayın şokunu yaşamaya başladık”

Depremde yakınlarını kaybedenler sadece yakınlarını cenazelerini gördüler. Ama biz Malatya Büyükşehir Belediyesi olarak, Mezarlık çalışanları olarak, 1.236 cenaze gömdük. Bu 1.236 cenazenin tamamı da Malatya Büyükşehir Belediyesinin cenazesiydi, tamamı bizim cenazemizdi. Biz, Malatya’da enkaz altında çıkan son cenazeden sonra olayın şokunu yaşamaya başladık. Dedik ki, ‘Ne oldu, ne yaşadık’. Geceleri ağlamaya başladık.  Biz depremin ilk 20 günü ne yaşadığımızı bilmiyoruz. O acıyı da yaşayamadık. Ama depremden dolayı cenaze definleri bitince ben ve personelim geceleri ağlamaya başladık. Allah bir daha bizlere de yaşatmasın, bir başkasına da yaşatmasın. Çok zor, bizim yaşadığımızı biz biliyoruz, biz anlıyoruz. Bu anlamda Malatya Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Selahattin Gürkan’dan Allah razı olsun, desteğini ilk andan beri mezarlıktan hiç çekmedi. Dediki, ‘Mezarlık farklı bir yer, sakın orada vatandaşı üzmeyin.’ 

-“Bebek cenazesinin üzerinde annesini vücut uzuvları vardı”

Morgda görevli hocalarımızdan duydum; bir çocuk cenazesi gelmiş, onu yıkarken, annenin vücudunun belli uzuvu çocuğun göğsünde çıkmış. Görmedim, ama görmüş kadar hissediyorum. Düşünün, bir anne çocuğuna sarılmış, ikisi beraber hayatını kaybetmiş. Çocuğun üzerindeki uzuvlar bayan gasilhanesine götürülerek orada annesinin cenazesi ile birlikte yıkanarak define götürülüyor. Bunlar unutulmaz. Biz aynı mezara anne ile kızını koyduk. Aynı mezara baba ile oğlunu koyduk. Enkazda beraber çıkmışlar. Burada yıkadık, aileleri dediki, ‘Bunları ayırmayacağız.’  Bizde aynı mezara koyduk. Bu acılar unutulmaz. 

-“Ailenin tamamı hayatını kaybetmiş, artık o kapı açılmayacak, anahtarı mezarın başına bırakmış”

Geride kalan aileler çocukların oyuncaklarını, şapkasını, atkısını, arabasını getirip mezarlara bıraktı.  Hatta bir mezarın başına anahtar bırakılmıştı. Ben defin sorumlusuna sordum, ‘Bu nedir?’ diye, Defin sorumlusu, ‘Cenazeler bitti, yaşlı bir amca anahtarı getirip mezarın başına astı. Zannediyorum ki bu ailenin tamamı hayatını kaybetmiş, artık o kapı açılmayacak, anahtarı mezarın başına bırakmış’ dedi. Bu acılar unutulmaz. Rabbim bu acıları unutturacak tekrar başka acılar yaşatmasın. İnşallah yaşadığımız son acı olur. 

-“Mezarlık çalışanlarının da ne şartlarda çalıştığının da bilinmesini istiyorum”

Bize dışarıdaki illerden ciddi destekler geldi, Elazığ, Van, Ordu, Erzincan-Üzümlü, Ankara Büyükşehir, Balıkesir Büyükşehir,  Erzurum-Hınıs, Şırnak, Muş, Bitlis ve Bingöl’de cenaze araçları geldi. Belki hatırlayamadığımız il ve ilçelerimizde vardır.  Diyanet personeli geldi. Gönüllü vatandaşlar pikapları ile gelip cenaze taşımaya yardım ettiler. Bu deprem bizi bir araya getirdi.  En acı günde milletimizin birbirine nasıl sahip çıktığını gösterdi. Zor günde hepimiz birbirimize sahip çıktık.  Bundan sonrada bir birimizin yanında olmamız lazım. Malatya Büyükşehir Belediye Başkanım Sayın Selahattin Gürkan’a mezarlıktaki çalışmalar süresince verdiği desteklerden dolayı kendisine çok teşekkür ediyorum, Allah ondan razı olsun. Ben mezarlıkta çalışan 84 personelimin tamamına teşekkür ediyorum, Allah onlardan da razı olsun. Personelimiz de depremzedeydi, ama burada çalıştılar.  Biz kendi kendimizi tedavi ediyoruz. Yaptığımız işin ne kadar kutsal ve önemli olduğunu biz biliyoruz.  O nedenle de tedavimizi kendimiz yapacağız. En büyük tedavimiz birbirimize destek olmak ve el ele vererek bu şehri ayağa kaldırmaktır. Mezarlık çalışanlarının da ne şartlarda çalıştığının da bilinmesini istiyorum."

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.
Çok okunanlar