TÜRK, KÜRT VE TÜM ANALARA

Bugün Anneler Günü.
“Ana” kelimesi bana “anne” kelimesinden daha içten gelir. Bu yüzden “ana” kelimesini kullanmayı tercih ederim.
Analarımız bizleri binbir meşakkatle büyütür.
Anaların, evlatları için çektiği çile, ne kadar ağır olursa olsun, kendilerine asla yük gibi gelmez.
Evlatları için yaptıkları her şey, evlatlarına verdikleri ak süt gibi karşılıksız ve helaldir.
O yüzden analar, en kıymetli varlıklarımızdır. Ellerinden öpüyorum.

Bir ana için evladı, canından öte ve azizdir.
Evladının tırnağı kırılsa, yüreği yerinden fırlar.

Bugün Ankara’dayım. Çocuklardayız.
Dün, torunum Ece ayakkabısını giymek için yere çömeldi. Çömelirken dizi hafifçe yere değdi.
Babaannesi, yani eşim, "Yüreğim acıdı," dedi.
Bir ana için en büyük acı, evladını kaybetmektir.

Bir süredir MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin ön almasıyla başlayan, Bahçeli’nin deyimiyle “Terörsüz Türkiye Süreci” var.
Abdullah Öcalan’ın da inisiyatif almasıyla bu süreç başarıya ulaşmış görünüyor.
Bu sürece katkıları nedeniyle, daha yeni kaybettiğimiz hemşehrim Sırrı Süreyya Önder’i de rahmetle anıyorum.

Kırk yıl süren bu çatışmalı süreçte, on binlerce Türk ve Kürt anası evladını kaybetti.
Evladını kaybeden tüm anaların yüreğinde sönmeyen bir kor ateş var.

Ölüm olmasın.
Analar ağlamasın.
Hiçbir eş dul, hiçbir çocuk yetim kalmasın.
Ülkemin her köşesi barış cenneti olsun.

Türk, Kürt, Alevi, Sünni, Ermeni, Roman, Pomak, Laz...
Yani ülkemin tüm renkleri, birlikte tüm Anadolu ve Trakya coğrafyasında dönen, hiç durmayacak kocaman bir halaya dönüşsün.

Kim buna “hayır” derse, bu ülkenin ve halklarının düşmanıdır.

“Terörsüz Türkiye Süreci”, analarımıza verebileceğimiz en büyük Anneler Günü hediyesidir.
Bu süreci başlatan ve başarıya ulaşması için destek olan herkese gönülden teşekkür ederim.