SON DAKİKA
Reklam
Reklam
Av  Ali Hamamcı

Kürt Meselesi: Bilgi mi, Önyargı mı?

A- A+

Kişi doğar; ilk bilgilerini annesinden ve ailesinden alır. Sonra sırasıyla ailenin küçük çevresi, sosyal çevre, okul ve benzeri kurumlarda bu bilgilenme süreci hayat boyu devam eder.

Takdir edersiniz ki, bu bilgi kaynaklarının — okul hariç, okulda ise kısmen — verdikleri bilgiler önyargılara dayalıdır. Böyle olunca, haliyle biz de önyargılarla dolu bilgiler sahibi oluruz. Eğitim hayatımız boyunca çoğumuz sahip olduğumuz önyargıları gerçek bilgi sayar ve öyle yaşarız. Hayatımızda gelişen toplumsal, siyasal ya da özel olayları bu önyargılarla anlamaya ve anlatmaya çalışırız.

Bilgi, doğrulanabilir; zaman içinde değişebilir, gelişebilir ya da yanlışlanabilir.
Önyargı ise duygu ve peşin kabullere dayandığı için doğrulanamaz. Her koşulda doğru kabul edilir.

Kürt meselesini çözebilmek için toplumun tüm kesimlerinin önyargılarından arınması gerekiyor. Eğer bunu yapmazsak her zamanki ezberlerimizi tekrar eder dururuz.

Bilgiye dayalı olarak öncelikle Kürt sorunu nedir sorusunda ortak bir tanımda birleşmeliyiz. Bunu yaptıktan sonra;

  • Öncelikle acılarla dolu geçmişle yüzleşmeli ve hesaplaşmalıyız. Bunu yapmazsak acıları konuşmaz, bu acıları sarmadan toplum vicdanını rahatlatamayız. Bu süreç hakikatlere dayanmalı ve ne kadar acı verici olursa olsun tamamlanmalıdır. Ancak bundan sonra sorunun çözümüne geçilmelidir. Çünkü bu sorun, siyasal bir mesele olsa da sosyal, toplumsal ve incittiği kişi ve kesimler yönüyle psikolojik bir sorundur.
  • Sorun, aşama aşama ele alınmalı ve bir fasıl bitince diğer fasıla geçilmelidir.
  • Toplumun ilgili tüm siyasi ve idari kurumları ile tüm sosyal kurumları bu sürece dahil edilmelidir.
  • Tüm görüşmeler yazıya geçirilerek taraflara teslim edilmelidir.
  • Bazıları bu sürecin açık bir şekilde toplum önünde yürütülmesini istiyor; ancak sürecin tarihselliği, siyasal ve toplumsal boyutları nedeniyle gizli yürütülmelidir. Aşamalarda anlaşmaya varılması halinde, o aşamaya dair tartışmalar kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
  • Çözüm zemini elbette Meclis olmalıdır. Komisyonlar kurulmalı, konuşulacak sorun bu komisyonlarda ele alınarak anlaşma sağlandıktan sonra taslak metin Genel Kurul’un bilgisine sunulmalıdır. Genel Kurul, tabii ki taslak metinde değişiklik yapma yetkisine sahiptir.
  • Bu süreç “almak ve vermek” olarak değerlendirilmemelidir. Müzakere, bir uzlaşı işidir. Uzlaşıda alan ya da veren olmaz; ortaklaşma olur.
  • Siyasi şımarıklık olmamalıdır. Çünkü gelinen süreçte mağlup olmuş bir devlet yoktur.
  • İhtiyaç halinde ortaya çıkan anlaşma metni halka sunulmalıdır.

Umarım bu kez, memleketimin şairinin dediği gibi yalnız dağlarına değil, her noktasına bahar gelir.

Hadi, inşallah.

 

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Av Ali Hamamcı yazıları

Çok okunanlar