MALATYA'NIN EN BÜYÜK HASTALIĞI: AYAĞA ÇELME TAKMA KÜLTÜRÜ


Asuman Sarıtaç
Maldia Ortak Akıl ve İrade Derneği Kurucu Başkanı
Malatya… Kayısının başkenti, çalışkan insanıyla övünen, tarih boyunca nice değerler yetiştirmiş kadim bir şehir. Ama aynı Malatya, yıllardır kendi evlatlarını yiyen, başarıyı cezalandıran, liyakat sahibini hor gören bir düzenin pençesinde kıvranıyor.
Siyasette, ticarette, bürokraside ya da kurumlar arasında fark etmiyor; birileri ön plana çıktığında, çalışkanlığıyla, dürüstlüğüyle ve projeleriyle kentin yüzünü güldürdüğünde, hemen gizli eller devreye giriyor. İtibar suikastleri başlıyor. Karalama kampanyaları, kulis dedikoduları, sahte dostluklar ve arkadan vurulan hançerler…
Sonuç mu?
Yetişmiş insanlar küstürülüyor, liyakatli olanlar tasfiye ediliyor, Malatya ise olduğu yerde saymaya mahkûm ediliyor.
Malatya’da maalesef başarı, ödüllendirilmesi gereken bir erdem değil; başına dert açan bir musibet gibi görülüyor.
Siyasette fark yaratacak bir isim mi çıktı? Hemen karalama haberleri, sahte iddialar, sosyal medyada linç kampanyaları hazır.
Bir bürokrat şehrin hayrına bir iş mi yaptı? İftiralarla, asılsız raporlarla görevden aldırılmaya çalışılıyor.
Ticarette dürüstçe yükselen bir esnaf mı var? Rakipleri, çıkar çevreleri, “adamını” devreye sokup ayağını kaydırıyor.
Böylece Malatya’nın yetişmiş değerleri, kendi içine kapanıp küsüyor. Geriye ise sıradanlık, kısır döngü ve vasatlık kalıyor.
Bugün Malatya’nın en büyük açmazı nedir biliyor musunuz?
İçim acıyarak söylüyorum, tabi ki liyakat eksikliğidir. Çünkü bu şehirde bir göreve gelmek için çalışmak, üretmek, vizyon sahibi olmak yetmez; “kimlerin adamı olduğun” daha çok önemlidir.
Yeterlilik değil, sadakat aranıyor.
Başarı değil, biat ödüllendiriliyor.
Üretmek değil, kulis yapmak yükseltiyor.
Sonra da Malatya neden hak ettiği yatırımları alamıyor, neden gençleri şehri terk ediyor, neden kültürel ve ekonomik olarak geriye gidiyor diye kritikler yapılıyor.
Artık şapkamızı önümüze koyma zamanı gelmedi mi?
Çünkü Malatya kendi değerlerine sahip çıkmazsa;
Yetişmiş beyinler başka şehirlere göç etmeye devam edecek.
Malatya, Anadolu’nun parlayan yıldızı olacağına sıradan bir taşra kenti olarak kalacak.
İnsanlar, “Burada başarı cezalandırılıyor” diyerek umutlarını başka yerlerde arayacak.
Unutmayın; BİR ŞEHİR BAŞARILI İNSANLARINI KÜSTÜREREK BÜYÜYEMEZ.
Malatya’nın en büyük düşmanı kesinlikle dış güçler, ekonomik krizler ya da coğrafi dezavantajlar değildir. Malatya’nın en büyük düşmanı, kendi insanının kendi insanına yaptığı itibar suikastleridir.
Artık bu kısır döngüyü kırmanın zamanı gelmedi mi?
Kıskançlığı, dedikoduyu, çelme takmayı bırakıp; başarıyı alkışlamayı, liyakati ödüllendirmeyi, dürüst insanın arkasında durmayı öğrenmezsek, bu şehir kendi geleceğini kendi elleriyle karartmaya devam edecek.
Malatya’ya en büyük kötülüğü edenler; hata yapanlar değil, doğruyu yapanları susturanlardır.