SON DAKİKA
Reklam
Asuman Sarıtaç

ŞİDDET SARMALINDA ÇIRPINAN EMPATİSİZ BİR NESİL!

ŞİDDET SARMALINDA ÇIRPINAN EMPATİSİZ BİR NESİL!
A- A+

Her gün ekranlarımızı açtığımızda çocukların birbirine uyguladığı şiddet dolu haberlerle karşılaşıyoruz. Okul bahçesinde yere itilen, parkta tekmelenen, pazar yerinde bıçaklanan, okul lavabosunda çenesi kırılan, bir kompresör makinasıyla işkence edilerek acımasız bir şekilde hayattan koparılan, sosyal medyada alay edilip linç edilen çocuklar…

Akran zorbalığı artık basit bir sorun olmaktan çıktı; toplumu derinden yaralayan çok acı bir meseleye dönüştü.

Bu yarayı ne yalnızca teknoloji ne de tek başına arkadaş ortamları açtı. 
Bu yaranın temeli emin olun ki çok daha derinlerde bir yerde.

Bu acı meselenin ilk ve en önemli ayağı sevgisizlik, ilgisizlik ve aile içinde yanlış öğrenilen davranışlardır. Çünkü her şey ev ortamında başlar. Çocuk bir duygunun nasıl yaşandığını, bir kırgınlığın nasıl onarılması gerektiğini, bir öfkenin nasıl yatıştırıldığını önce kendi ailesinde, kendi ev ortamında görür, tanır ve anlar.

Fakat bugün toplum içinde ailenin geldiği, getirildiği noktada birçok evde kapıların çarpıldığı, bağırışların yükseldiği, eşyaların fırlatıldığı bir düzen hâkim değil mi?
Hatta dayağın “terbiye” sayıldığı yanlış bir inanış halen sürmüyor mu?

Üstelik nesilden nesile aktarılan çok tehlikeli bir cümle var; ben eğitimci olarak bu cümleyi ne yazık ki bir çok velinin ağzından işittim.

“Biri sana vurdu mu, sen iki kere vur.”

Bu cümle çocuğun zihnine şu mesajı kazıyor;

Güçlü olan haklıdır, şiddet güç kazandırır, sessizlik ise zayıflıktır.

Bu mesajla büyüyen bir çocuk empatiyi değil, öfkeyi öğreniyor, intikam almayı öğreniyor.

Evdeki şiddetin gölgesi okul bahçesine taşınıyor. 
Zorbalık yapan çocukların büyük kısmı önce kendi evlerinde zorbalığa maruz kalıyor; ya görerek, ya duyarak, ya da doğrudan hissederek.
Diğer yandan, duygularını ifade edemeyen birçok çocuk da ya içine kapanıyor ya da başkalarına zarar vererek dikkat çekmeye çalışıyor.

Akran zorbalığının diğer bir acı ayağı ise çocuklar duygularını anlatmak yerine ellerine tutuşturulan telefonlarla oyalanıyor. Dijital ekranlarda zaman öldürüyor.

Sosyal medya, hızlı ve agresif çizgi filmler, sürekli çatışma üzerine kurulu internet oyunları çocukların empati gelişimini zayıflatıyor. 
Çocuk bu oyunlar aracılığıyla“vur, geç, yok et” kalıplarını tekrar tekrar ettikçe, gerçek hayatta da acının varlığını unutuyor. Böylece “vurursam kazanırım” yanılgısı hayatına sinsice yerleşiyor, sinsice yerleştiriliyor.

Okullarda ise kalabalık sınıflar, sınav baskısı ve yoğun tempo nedeniyle çocukların duygusal ihtiyaçları çoğu zaman fark edilmiyor. 
Oysa karakterin temeli, empati duygusu, vicdan gelişimi tam da bu yaşlarda filizlenmiyor mu?

Bir çocuğa “Arkadaşım şu an ne hissediyor olabilir?” sorusunu düşündürmek, ancak onu anlayan yetişkinlerle, ebeveynlerle, eğitimcilerle mümkündür.

Bakınız sanatla, sporla, kitaplarla büyüyen bir çocuk kendi duygularını tanımasını bilir, kendini ifade etmeyi öğrenir. Gerçek oyunlar kuran çocuk çevresiyle iletişim kurar, arkadaşlarıyla paylaşmayı bilir. 
Fakat huzuru evde bulamayan ve agresif ekran içeriklerinde kaybolan çocukların duygusal bağları ne yazık ki ya hiç bir zaman gelişmiyor yada zayıf kalıyor.

Ve biz yetişkinler çoğu zaman farkında bile olmadan çocuklara yanlış rol model oluyoruz. Trafikte öfke saçarken, televizyonda hakaretle konuşurken, sokakta saygısızlık ederken çocukların bizi izlediğini unutuyoruz.

Halbuki çocuklar görür, çocuklar duyar, çocuklar tekrarlar.

Çocuklar empatiyi kaybettikleri için değil, biz yetişkinler onlara empatiyi yeterince öğretmediğimiz için öğrenemiyorlar.

Şu apaçık bir gerçek ki bir çocuğun kalbi önce ailede kırılır, okulda sızlar, toplum içinde kanamaya başlar.

Sonuç olarak, bugün çocuklarımızın içindeki empati ışığını yeniden yakamazsak yarın bizi çok daha karanlık bir toplum bekliyor olacak. Onları korumanın yolu; onların dünyasını sevgiyle, ilgiyle, doğru rol modellerle ve sağlıklı örneklerle doldurmaktan geçiyor.

Asuman Sarıtaç 
Maldia Ortak Akıl ve İrade Derneği Kurucu Başkanı

#malatya

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Asuman Sarıtaç yazıları

Çok okunanlar