1 NİSAN (ŞAKA DEĞİL, GERÇEK BU DEFA) -3
Yazımıza başlamadan önce malumunuz bugün 4 Nisan, bugün Türk Milliyetçilerinin acı günlerinden biri, bugün Rahmetli Alpaslan TÜRKEŞ´in ölüm yıldönümü Rabbim ona ve tüm ülkücü şehitlere rahmet etsin. Söz verdiğimiz gibi yazı dizimizin son sayısını İlçe Belediye seçimleri ile ilgili kaleme alacağız inşallah. Aslında ilçeler ile ilgili de diyeceklerimiz Büyükşehirden pekte farklı olmaz.
İlçelerde de kimi taraf olduğu için, kimi aklını kiraya verdiği için, kimisi de bu işleri bilmeyip sadece duygusal olarak saçma sapan, ipe sapa gelmez yorumlar tahminler yaptılar. Bunları bile isteye yapanlar seçmenin üzerinde bir algı oluşturmayı hedeflerken, yaratmak istedikleri algıya en çok kendileri inandı. Meşhur bir atasözü var özellikle Antalya yöresinde söylenir. “ Yukarı köyde bir yalan söyledim, aşağı köyde kendim de inandım.”
Bu seçimde gerek Büyükşehirde, gerekse de ilçelerde buna çok şahitlik ettik. Herkes bir iddia ile yola çıktı ama ne yazık ki kimse iddia ettiği hedefe ulaşamadı. Kimileri yanından bile geçemedi. Çocuk yaşlarda milli-manevi teşkilatlarda yer alırken büyüklerimiz bize her zaman doğru ve güzeli öğretirdi. Siyaseti bile memleket ve millet menfaatine yapmamız gerektiğini defalarca kez bize anlattılar. Bunun en büyük örneği olarak Cennet Mekan Muhsin Başkan´ı gösterirlerdi. Haklarını ödeyemeyeceğimiz o güzel insanlar abilerimiz, büyüklerimiz şimdi artık pek bu işlerle uğraşmıyorlar. Sıranın bizde olduğunu, bunun bir bayrak yarışı olduğunu, bayrağın şimdi bizde olduğunu söyleyip durdular. O zaman bize düşen Rahmetli Alparslan Türkeş´in “Hepiniz birer Türk Bayrağı'sınız. Bayrağı lekelemeyin, kirletmeyin yere düşürmeyin.” Sözlerini hayatımızın merkezine koyarak emaneti sahibine teslim edene kadar durmadan, bıkmadan, yorulmadan doğru bildiğimiz yolda, doğru bildiklerimizi yapa yapa buna engel olanları veyahut olma niyetinde olanları eze eze yürüyüşümüze devam etmektir.
Bunu kendimize misyon edindiğimiz için bu kadar çırpınıyoruz. Öyle sırf siyaset olsun diye şurası tamam inşallah, burası tamam inşallah demekle olmuyor. İlçelerde de yine tamamen AKP´nin oy kaybına, CHP ve küçük ortağı YRP´nin oylarını artırmasına hepimiz şahitlik ettik. Bunun sebeplerinde bir tanesi AKP´nin genel başarısızlığı ve halkın bu başarısızlıklara olan tepkisi, 2. Sebep ise yanlış adaylar. Seçim stratejisini tamamen proje ve şehri bir an önce ayağa kaldırma odaklı yapması hezimetten kıl payı kurtulmalarına sebep oldu. Sahadaki her türlü sataşmaya kulaklarını kapatan, mümkün mertebe tartışma ve çatışma siyasetinden uzak çalışan AKP adayları başarılı olmuştur. Bence bir parti seçim bölgesinde oylarını artıramamış ise başarısızdır. Ama bu oylarını 3-5 artıran ve sosyal medya haricinde başkan seçilemeyenlerin başarılı olduğu anlamına da gelmemeli. Sonuçta bir seçim oldu bunun kazananı ve kaybedeni de artık ortada kimse boşuna kendini başarılı görmesin. Mazbatayı alan kazanmıştır. Burada dikkat edilmesi gereken kazananların neden daha fazla oy alamadık. Kaybedenlerin de neden kazanamadık bunun sebeplerini bulup bunları bertaraf etmeleri lazım tabii siyasi bir hedefleri varsa. Yoksa herkes asıl mesleğine geri dönüp işine, gücüne bakması daha hayırlı olacaktır. Kazananların da o makamların kendilerine emanet olduğunu unutmaması gerekir. Bu yıkımın ardından göreve gelen ve bunun hakkını verecek olan Başkanın Malatya da artık sırtı yere gelmez. Seçim ile ilgili yazımızı burada noktalayalım. Bundan sonra işimiz, gücümüz Malatya, memleketimizi eski güzel haline getirene kadar hep birlikte çalışacağız. Şunu da belirtmekte fayda var, çalışmayan yöneticinin elimizden çekeceği var bizden demesi kalın sağlıcakla.
