SON DAKİKA
Reklam
Ramazan ERGÜL

SONUÇ

A- A+
Reklam

Sonuç aslında hepimizin malumu olduğu, şahit olduğumuz ve yıllardır bu millete alıştıra alıştıra servis edildi. Marksist-Leninist bir dünya görüşü ile ortaya çıkan terör örgütü evrile evrile zamanla dini hassasiyeti yüksek insanların bile desteğini alabildiği bir konuma geldi. Kuruluşunda almış oldukları silahlı mücadele kararını illaki sonsuza kadar götüremeyeceklerdi. Silahlı mücadele yerini siyasi mücadeleye mutlaka bırakacaktı. Geldiğimiz noktada örgüt kendisine verilen görevi başarı ile yerine getirmiş bölgede ki 3 tane devletin toprakları üzerinde siyasi olarak bir güç olabilmişlerdi. Suriye savaşına başından itibaren dahil olan örgüt, savaşın bitmesi ile Türkiye de ki silahlı faaliyetlerini bıraktığını açıklayarak aslında “ben istediğimi elde ettim şimdi sıra gövde gösterisinde” dedi bizlere. Bazılarına göre büyük bir başarı ki bunu diyen zümreyle her devirde karşılaşmışızdır. Hani rahmetli Ozan Arif´in şiirinde bahsettiği ve “her devrin köpeği” diye de isimlendirdiği o malum zümre. Onlara göre hiçbir sorun yok yapılanlar tamamen barışa yönelik bir de bir slogan uydurdular “Analar Ağlamasın” diye. Öyle bir düzen, öyle bir tuzak ki bu şimdi kim çıkıp diyecek hayır kardeşim gerekirse analar da ağlayacak, babalar da var mı bunu dile getirebilecek bir babayiğit. Olmaz, olamaz tabi ki de taşa tutarlar adamı, linç ederler yeminle. Bazılarına göre acziyet, bazılarına göre ise de başlı başına ihanet olan bu süreç bizlere Suriye de ki savaş sonrası Türkiye´nin payına düşeni de ayan etti. Yaşadığımız bölge Orta Doğu ile komşuluğumuz sebebiyle tarihin her döneminde entrikaların, savaşların, iç karışıklıkların sıklıkla görüldüğü tehlikeli bir bölge. Bu sebeple devlete yönetici olmaya talip siyasilerin analiz ve öngörü yeteneklerinin en üst seviyede olması gerekir. Yoksa işte böyle 40 küsür senedir devlete karşı gelen, 50 bine yakın vatandaşımızı katleden  3-5 tane soysuz, sopsuza methiyeler dizmek zorunda kalırsın. Yaptıklarınızın acziyet mi ihanet mi olduğunu zaman gösterecek. Biz biliyoruz ne olduğunu ama görmeden inanmayan insanlar var, onlar için de zaman gerekli. Bizim öngörümüz şu şekilde; Suriye de gücüne güç katan örgütün burda bölgesel bir yönetim kuracağı artık aşikâr. Türkiye bu konuda artık her ne sebeple olduğunu bilmiyoruz belki ekonomik, belki siyasi kaygı ile göstermiş olduğu acziyetin mükâfatını pkk nın Türkiye sınırları dahilinde silah bırakması ile aldı. Demek ki oyun kurucular Türkiye ye Suriye de kurulacak olan pkk idaresindeki bölgesel Kürt yönetimini kabul etmesi karşılığında pkk nın da Türkiye de ki faaliyetlerine son vereceği sözünü verdiler ki bu gerçekleşti. Şimdi bunu siyasi ranta çevirmeye çalışanlar da bunu bir başarı gibi topluma empoze etmeye çalışıyorlar. Bunu yaparken de inanın hiç utanmıyorlar. Düne kadar siyasi gerginlikten beslenenler, bugün sanki o sözleri söyleyenler kendileri değilmiş, havasına bürünmeye çalışırken yaptıkları ve söyledikleri ile bu Aziz Milletin siyasi tarihinde kara bir leke olduklarını göremiyorlar. Peki sizce pkk nasıl buna ikna edildi? Niye olmasın ki adamların siyasi kolu bu memlekette sözüm ona milliyetçiyim diyenlerden daha fazla milletvekiline sahip değiller mi. Başından beri istedikleri bu değil miydi. Giriş-Gelişme-Sonuç derken  değindiğimiz gibi. Örgüt zaten silah bırakmıştı, çünkü artık mecliste varlar, belediyeleri var. Devasa bir bütçeye sahipler artık dağda fare gibi yaşamanın akla izan bir yönü yok. Yıllardır devlet hazinesinden, belediyelerden örgüte aktarılan para ile girilen Suriye savaşında istediğini elde eden örgüt illa ki Türkiye de ki eylemlerini askıya alacak. Suriye de kuracağı bölgesel yönetim için kullanacağı kaynağı Türkiye de heba etmenin ne gereği var. Zaten ağa babaları onlara gerekli sözü vermiş Türkiye´de de bölgesel yönetim şekline geçilecek. İster demokratik bir yöntemle isterse de Irak ve Suriye de yaptıkları gibi yıllarca süren iç savaşla. Yani anlayacağınız arkadaşlar kimsenin elindekini bir yere bıraktığı falan yok bütün yapılanlar sadece Türkiye´yi önümüzdeki yıllarda bekleyen çok ama çok zorlu süreçlerin ön hazırlıkları. Bu günlerde yaşadıklarımızı en iyi ne anlatır diye düşünürken aklıma Bekri Mustafa geldi. Osmanlı döneminde yaşamış olan Bekri Mustafa kimine göre ayyaş, kimine göre derviş, kimine göre 2. Nasreddin hoca vakası hakkında hemen hemen her konu ile ilgili esprili hikayeler anlatılan renkli bir kişilik. Şu yaşadıklarımız ile ilgili en iyi örneği yine Bekri Mustafa´dan bir alıntı yaparak anlatalım: Bekri Mustafa, yoksul bir mahallede “küçük Ayasofya Camiinin önünden geçmektedir. O sırada musallada bir tabut vardır, fakat namazı kıldıracak imam ortalarda yoktur. Cemaatin beklemekten canı sıkılır ve başında kavuğu, sırtında cübbesiyle oradan geçen Bekri Mustafa’yı “hoca” zannederek namazı kıldırmasını söylerler. Bekri Mustafa namazı kıldırdıktan sonra tabutun örtüsünü açar ve ölünün kulağına bir şeyler fısıldar. Cemaat, ölüye ne söylediğini merak eder ve Bekri Mustafa´ya sorarlar. Bekri Mustafa´da “sen şimdi aramızdan ayrılıp ahirete gidiyorsun. Eğer orada, bu dünyanın ahvalini sana sorarlarsa Bekri Mustafa Ayasofya’ya imam oldu, dersin. onlar durumu anlar...” dedim der. Olur da bu aralar aramızdan Hakkın rahmetine kavuşan olursa. O tarafta halimizi soranlara “bebek katili Apo, barış güvercini oldu, dün küfredip meydanlardan ip atanlar, bugün methiye diziyorlar.” diyin onlar anlar. Kalın sağlıcakla   

Çok okunanlar