NEREYE BU GİDİŞ - 2
Daha önceki yazımızda üstün körü bahsettiğimiz küresel dezenformasyonu biraz irdeleyelim. Dezenformasyon kelime anlamı ile (bilgi çarpıtma) gibi basit bir anlama gelsede daha kapsamlı hali ile insanlık tarihi boyunca hak (iyi) ile mücadele eden ve her defasında farklı argümanlar kullanan batılın (kötü) günümüz metodlarının en çaplı olanı diyebiliriz. Teknolojiyi bir silah olarak kullanan batıl (kötü) insanları kitleler halinde özünden sıyırarak yeni bir kalıba koymakta hayli mahir. Bunu da en iyi aile mecrasında gerçekleştirmekte. Kimi zaman bir dizi film ile, kimi zaman kurgulanmış gündüz kuşağı programlar ile, kimi zaman da amaçsız ve gereksiz yarışma programları ile çok güzel bir dezenformasyon örneği sergilenmekte. Bizlerin bireysel olarak bunun gibi metodlara karşı alacağımız önlem çok basit, televizyonun fişini çekmek. Bu basit ve masrafsız mücadele yöntemi ne yazık ki istenilen seviye de değil, zira insanlığın geldiği durum ortada. O zaman burda işin en büyüğü ve kapsamlısı devletimize düşmekte ki bununla ilgili devlet kurumları var zaten. Tabi ne kadar hakkaniyetli çalıştıkları tartışılır doğrusu, hele de bunun İnternet boyutu var ki orası tamamen başıboş. İnternet aracılığıyla ile abonelik sistemi üzerinden yayın yapan siteler ile ilgili bırakın yaptırımı elle tutulur bir kanun bile hala yok. Durum böyle olunca ilkokul çağındaki çocukların bile artık sosyal paylaşım sitelerinde kendi adlarına hesap açıp burdan video paylaştıklarına şahit oluyoruz. Ne kadar vahim ve suistimale açık bir durum. Sistematik dezenformasyon bizi ne hale getirdi bakın. Çok değil 10 yıl öncesinde sokakta ip atlayan, çizgi oynayan, develeme çeviren, top koşturan çocukları önce sapık ve istismar tehdidi ile evlere tıktılar. Sonra ellerine akıllı telefon, tablet, bilgisayarı tutuşturup kontrolü elimizde olmayan sonsuz bir mecraya dalmalarına ve bu mecrada (internet) kaybolmalarına sağladılar. Sonra da o güzelim çocuklardan katil, torbacı, gaspçı ve daha neler neler çıkartılar. Bu gibi sistematik projeler uzun yılların ürünü öyle, ha demeyle olmuyor. Şimdi soruyorum size bu güzelim ülkede sokakta oyun oynayan çocukları evlere tıkan tehditleri bertaraf edecek ağır tedbirler zamanında alınsaydı. O çocuklar yine sokaklarda akranları ile birlikte koşup oynasalardı. Bu dezenformasyona maruz kalmayıp sağlıklı bir birey olarak karşımıza çıksalardı bu kime batardı? Ben söyleyeyim size BATIL dediğimiz, dünyayı yaşanmaz bir hale getirmek için elinden geleni yapan. Her halükarda kazançlı çıkmayı başaran. Çıkarlarını her şeyin ama her şeyin üstünde gören. Hedefine varmak için her yolu mübah gören bazen bir kişi, bazen bir yapı, bazen bir şirket, bazen bir devlet kisvesine bürünen şeytanın ete kemiğe bürünmüş hali. Unutmayın evinizde kendi halinizde çayınızı, pastanızı alıp heyecanla izlediğiniz diziler dezenformasyonun en etkili silahı. Ailece izlediğiniz bu dizi ve programların hedef kitlesi siz değilsiniz aslında, sizden sonraki nesil yani çocuklarımız. Belki size çok masumca gelebilir evde ailece televizyon izlemek ama olayın altındaki asıl amacı anlamanız ve bunun için tedbir almanız gerekiyor. Unutmayın ki her suçlunun da bir ailesi annesi, babası vardı. Zamanında ailesi tarafından bu dezenformasyon metodlarına karşı korunmuş olsaydı belki de şimdi hemen hemen her gün karşılaştığımız ve her karşılaştığımızda “yok artık, bunu da mı görecektik” dediğimiz olaylara şahit olmayacaktık. Gelecek nesillerimizi, çocuklarımızı kontrolümüzden çıkartan bu gibi sinsiliklere karşı uyanık olalım. Televizyon ve internetten izlediğiniz ve izlenmesine müsaade ettiğiniz içeriklere dikkat edin inancımıza, örf ve adetlerimize uymayan hiçbir dizi, program, film gibi içerikleri izlemeyin, izlettirmeyin.