GELİŞME

Kuruluş yıllarında özellikle Suriye ve Muhaberatın açıktan desteği ile kısa zamanda gelişme sürecine giren eli kanlı örgüt Dünya üzerindeki Türkiye düşmanı diğer ülkelerinde dikkatini çekmeyi başarmıştı. Gerek Türkiye Cumhuriyeti gerekse de bölge ile ilgili plan ve projeleri olan bu ülkeler hemen kolları sıvayıp el birliği ile örgütün yanında konuşlanmışlardır.
İlk zamanda Irak Bölgesel Kürt yönetimi ve Suriye üzerinden yapılan destekler daha sonra örgüt ile liderlik kavgasına giren Barzani´nin örgüte karşı cephe alması. Türkiye´nin baskılarına daha fazla dayanamayan Suriye´nin örgütü sınırlarının dışına itmesi ile farklı bir boyut kazandı. Her fırsatta bölgeye gözlemci ve barış elçisi gibi toplum nazarında sıcak karşılanacak maskelerle istihbarat elemanı ve eğitmen gönderen malum ülkeler artık silah ve benzeri yardımlarını da örgütün çağrısı ile kamplara toplanan sözüm ona sivil aslında örgüte militan yetiştirenlere insani yardım adı altında karadan ve havadan ulaştırmaya başlamıştı. Bu dönemde devlet görevlisi olan ama aslında devlet içinde yuvalanmış yabancı istihbarat örgütlerine uşaklığı atalarından miras almış karanlık odakların bilinçli olarak Kürt halkını örgütün kucağına itme girişimleri de sonuç vermiş ve örgüt artık Anadolu sathında da taban bulmaya başlamıştı.
Bütün bu gelişmeler ışığında terör belasını tam anlamıyla çözümleyebilmiş ve gerekli tedbirleri almaya muktedir devlet yöneticileri ve onların kadroları birer birer kaza süsü verilerek ya da sağlık sorunları oluşturularak öldürülüyordu. Rahmetli Turgut ÖZAL, Eşref BİTLİS ve kurmayları, Uğur MUMCU gibi cesur kalemler ve daha niceleri profesyonel suikastlara kurban edildi. Neden peki? Kürt halkının sözde savunuculuğunu ve sözcülüğünü yaptığı iddiasıyla ortaya çıkan bu cinayet şebekesinin aslında kimin koynunda uyutulup büyütüldüğünü çözdükleri için. Eşref BİTLİS paşa değilmiydi ÇEKİÇ GÜÇ´ün örgüte helikopterler ile mühimmat taşıdığını dillendiren. Turgut ÖZAL değilmiydi mesele Kürtlük ise “gelin kardeşim bizler bu devletin kurucu unsurlarıyız. Varsa bir problem bunu konuşarak çözelim.” Uğur MUMCU değilmiydi örgütün kirli ilişkilerini çarşaf çarşaf yazıp kamuoyunu bilgilendiren. Örgütün en büyük gelir kaleminin Asya-Avrupa arası uyuşturucu trafiğinden geldiğini söyleyen. Şimdi soruyorum son dönem kendini eli kanlı terör örgütüne güzellemeler yapmaya adamış karnı genişlere. Bunların hangisinin içinde Kürt meselesi ile alakalı bir şey var. Ya da bu yapılanların hangisi Kürtlere ve bölgeye huzur getirdi ve dahi getirecek.
Bir aralar örgüt ile ilgili şöyle bir tez atıldı ortaya aslında bence de gayet mantıklıydı. Malumunuz Ermeni tehciri dönemlerinde ki göç yollarında özellikle doğu vilayetlerinde. Kürt nüfusunun yoğun olduğu bölgelerde tehcir konvoylarına Kürtler tarafından saldırılar düzenlendiği ve bu saldırılar neticesinde Ermenilere epey bir zaiyat verildiği ki bu bilgiler tarihi vesikalarda mevcut. Bu sebeple de terör örgütünün aslında Kürtlerden intikam almak isteyen Ermeniler tarafından kurulduğu zamanla şimdiki haline evrildiği yönünde, haklılık payı var mı? Var hem de yüksek oranda. Daha önce bahsetmiştim hatırlayın örgüt kuruluş aşamasında bölgede ki diğer Kürt örgüt ve grupları ortadan kaldırdığını. Apo nun deyimiyle ses getirmek ve korku imparatorluğu kurmak için kendini korumaktan aciz Kürt vatandaşları köy meydanlarında kadın, erkek, bebek yaşlı demeden katletmediler mi? Bu tezi destekleyen o kadar çok örnek var ki bu cinayet şebekesinin tarihinde. Düşünün sözüm ona bir milletin, bir güruhun hakları için bir mücadele başlatıyorsunuz ama ne hikmetse en büyük katliamı, haksızlığı siz onlara yapıyorsunuz. Neyse biz yine örgütün gelişme sürecine geri dönelim. Bütün hainlikleri, kahpelikleri ve acımasızlığı ile yurt dışı ve yurt içinden aldığı desteklerle gelişme sürecini başarı ile bitiren örgüt. Siyasal zeminde ki çalışmalarına hız verdi. İlk etapta bölgede bazı işgüzar siyasilerle yapılan çirkin pazarlıklarla 3-5 tane vekil çıkarabilen örgüt. Devlet yönetenlerin ve onların akıl hocalarının kimine göre acziyet, kimine göre ihanet içeren metot ve uygulamaları neticesinde dönem dönem sözde Türk milliyetçisi partilerden daha fazla koltuk sayısına ulaşmıştı mecliste.
Hani bazen birileri ortaya üst akıl, devlet aklı falan diye ütopik fikirler atıyorlar ya, bence hepsi safsata. Bu kadar başarısızlığı yapan bir akıl olamaz bunun adı akıl olamaz. Aynı şeyi örgüt için kullanabilir miyiz? Evet kullanabiliriz adamlarda bir üst akıl olduğu kesin ama bu İmralı canisi değil onun aklının olmadığı başından beri aşikâr bir durum. Örgütü kurdurtan onu kahpe döşeğinde uyutup büyüten kimse ya da neyse işte üst akıl odur arkadaş. Başka üst akıl tanımam kurulan plan tıkır tıkır işliyor ise, önüne çıkan bütün engeller birer birer bertaraf ediliyor ise işte orda bir üst akıl var demektir. Yoksa öyle her hesapsızlığını, her acziyetini kandırıldık diye çocuksu bahanelerin ardına saklayanlarda değil üst, ast akıl bile olduğuna kimse beni inandıramaz. Haftaya sonuç bölümü ile karşınızda olmayı planlıyorum üst aklımızın izni ile inşallah. Kalın sağlıcakla