Patronlarının Son Kumbarası
Bir de İzollu Tabancası Olayı Var. Yazının sonundaki İzollu Tabancası Hikayesini Okumazsanız, Bu Olay Eksik Kalır.
Ben “Belediye hırsızlıkları” ile akıl almaz servet sahibi olanları rahatsız ediyorum, onun parayla çalışan kumbaralarına dönderdiği filimci bir ezik “kuyruğuna basılmış fino” gibi havlıyor!..
Malatya'nın yüz milyonlarını götürmüşler bunun gibi filimcilik tezgahıyla başka topladıkları hariç (filim işine alıştı ya yeni projelerle ortada gezip para bulmaya çalışıyor sürekli) en son devletten tirişkadan sözde bir belgesel için 750 bin ARTI KDV ile aşırıp, cebini bol paraya alıştıran tiplerle gürültü çıkararak, soygunlar için Malatya'yı ayıktırmak isteyenlere saldırtıyorlar.
Yalancı ve düzenci bu tip. Yeni patronları, eve giren bir maaş azalıp, deprem için aldığı kredinin günü de yaklaşırken düştüğü dardan kurtulmak için kara kara düşündüğü bir sırada bu finoyu keşfediyorlar.
Karekter yoksunu ve dengesiz olduğu için, şimdi kumbarasına para atan birinin görevde olduğu zamanında, kardeşini ve yakınını MASKİ'ye sokuyor. Sami Er gelince, vakti zamanında işçi olarak alınanların alındıkları pozisyonda çalıştırılmasını istiyor, masa başı iş bekleyen bu 2 zevat sayaç okuma işini beğenmedikleri için MASKİ'den ayrılıyorlar. Bu kazma, işten çıkan yakınlarını Sami Er'in çıkardığını zannedip, husumetine bir de bunu ekliyor. Gözündeki merteği görmeden başkasının gözünde toz arıyor utanmaz zavallı.
“Sap” diyorum ama, dengesizliğiyle, omurgasızlığıyla bilinen bu deli bakışlı tip, “Kazmada-Baltada benim” diyerek açlık günlerine son veren beslemeliğin hakkını vermeye çabalıyor.
İsim vermeden “Kitapsızlar” dedim, aynı fino, “Kitapsız şeytan benim” diye yırtınmaya başladı.
Şimdi “Tuz” yazacam, aynı zevat “Hıyar benim” diyerek koşup gelecek.
Şimdilik “top” yazmıyorum, yoksa nefes almadan koşturacak.
Yazık…
Acıdım ademsize ve adamsız sahibine!..
En son bunu en meteliksiz zamanında buldular iki patronu, hav hav filosuna şef yaptılar. Patronlarının vazife verdikleriyle yazıyorlar "ŞER" den konuşuyorlar, ona buna ayar çekip, ertesi gün ilan reklam toplamaya gidiyorlar tam kadro.
Ucuza fino çalıştırma uzmanı olan biri Ankara'da öteki İstanbul'da ikametli patronların, burada senin gibilere bakıcı yaptıkları çapsız 'kumandacı ara eleman' ve sen dur daha başlangıç bu.
Bu finonun Ankara ve İstanbu'daki patronlarının bir ortak noktası daha var, onun da adresi BEYKOZ'da. Fino; hadi yiyorsa, sorsana özellikle de İstanbul'daki patronuna bu BEYKOZ işi nedir diye? Hadi adresi biraz daha açayım; BEYKOZ ORMANLARI…
Ya İzollu Tabancası…
- İZOLLU TABANCASI HİKAYESİ
İzollu Tabancasının da hikayesi şu; İzollulu bir baba-oğlu bir başka ilçeye düğüne çağırmışlar. Bunlar yemiş, içmişler, sonra bir zaman gelmiş, düğünde bulunanların bir çoğu havaya ateş etmeye başlamışlar. Bizim İzollulardan baba, diğer silahları beğenmemiş. Oğluna bakmış, “Çıkar silahıda İzollu tabancasıın görsünler” diye. Oğlan silahı çıkartmış, kafayı kaldırmış, havaya ateş etmeden önce, parlayan güneş gözüne vurmuş. Güneşi engellemek için elini namlu ile güneş arasına tutarak tetiğe basmış, kendi kendini pert etmiş. Kendisi yaralanırken, babası neredeyse kalpten gidecekmiş. Malatya'da bu İzollu tabancası konuşulur. Kendileri sağa sola hava atmayı göstermek isterken, kendilerine ve çevrelerine zarar veren tiplerle ilgili olarak bu hikaye akla gelir.
Fino ve patronları içinde bu hikaye anlatılıyor.
Bakalım; patronları ile İzollu tarafından olan bizim fino için ne zaman bu hikaye örneği konuşulacak.
































