Namuslu Siyasetçinin Madalya Bekleyen Vurgunu!..

Vatandaş, siyasetçiye sormuş:
— Evin ne kadar?
Siyasetçi cevap vermiş:
— 30 milyon lira.
Vatandaş şaşırmış:
— Ama sen bu evi 2 yıl önce 10 milyona almıştın. Niye üzerine 20 milyon koydun?
Siyasetçi sakince:
— Evimin güncel piyasa değeri budur. 1 kuruş altı, zarar ederim.

Bu kez sormuşlar:
— Araban ne kadar?
Siyasetçi yine kendinden emin:
— Arabam 20 milyon lira.
— Ama 2 yıl önce onu da 10 milyona almıştın.
Siyasetçi tekrar etmiş:
— Arabamın güncel piyasa değeri bu. Altı zarar eder.

Vatandaş sormuş:
— Yani şahsi mallarını fiyatlarken “güncel piyasa değerine” göre değerlendiriyorsun?
Siyasetçi başını sallamış:
— Elbette. Doğrusu budur.

Vatandaş gülerek bir soru daha sormuş:
— Hani sen belediyede yetkiliyken, belediyenin mallarını 25 milyona sattın. Ama o malların güncel piyasa değeri 100 milyondu?

Siyasetçi gülerek cevap vermiş:
— Ama biz o malları 2 yıl önce 10 milyona mal ettik. 25 milyona sattık. Zarar değil, kâr ettik. Hatta bize madalya vermeleri gerekir. Ama iftira atıyorlar.

Vatandaş şaşkın:
— Kendi mallarını satarken güncel piyasa değerine göre fiyat biçiyorsun, ama belediyenin mallarını ederinin dörtte birine satıyorsun. Bu hırsızlık değil mi?

Siyasetçi yine gülerek:
— Benim mallarım torunlarımın torunlarına kalacak. Çiftlik Ankara’da, oteller de cabası. Ama belediyenin malları rakiplerime kalacaktı, onlara bırakamazdım. Ben çok namuslu bir siyasetçiyim.

Vatandaş yine sormuş:
— Sana muhalefet de bir şey demiyor. Rahat rahat konuşuyorsun.
Siyasetçi kahkahasını bastırmadan:
— Elbette diyemezler. Ben yerken onlara da yedirdim. Ankara’dakilere de...

Vatandaş sinirli:
— Bu kadar açık hırsızlığa rağmen gündeme bile gelmiyorsun!
Siyasetçi daha da rahat:
— Elbette gelemem. Benim “çomarlarım” var. En kancık olanlardan seçtim. Biri usulsüzlüğümü gündeme getirse kan boncuklarım hemen saldırıyorlar. Maşallahları var.

Vatandaş iç çekmiş:
— İyi ki kıyamet var. Yoksa sizin gibi siyaset soytarılarının karşısında insan akıl sağlığını kaybeder.