Hakim Bey... Adalet Enkazın Altında Kalmasın!..


Bazen bir kelime her şeyi anlatır.
Bu davada o kelime: “İzin.”
Yıkılan apartmanların altında kalan sadece canlar değildi, izinlerin gölgesinde kalan adalet de vardı.
Malatya’nın Hakimbey Apartmanı davası...
Altında insanlar, üstünde sorumlular var.
Ama bir türlü kimse “Ben yaptım” demiyor, herkes “Benim sorumluluğum yoktu” diyor.
Ne tuhaf değil mi?
Yaparken izin var,
Ama yargılarken sorumluluk yok!
Bir apartman çökmüş, onlarca hayat sönmüş, bir şehir travma yaşamış…
Ve biz hâlâ “memur yargılanabilir mi?” diye tartışıyoruz.
Sanki mesele suç değil, “usul hatası.”
Hâlbuki herkesin bildiği bir gerçek var:
Bu ülke “göz yumulmuş hatalarla” değil, “göz göre göre ihmallerle” yıkıldı.
Ama ne zaman adalet kapıyı çalacak olsa, karşısına bir tabelayla çıkıyorlar:
“Yetkimiz dahilinde değildir.”
Sonra da toplumdan sabır isteniyor…
Peki adalet gecikince deprem yarası kapanır mı?
Kapanmaz.
Çünkü enkazdan kurtulmak kolay, vicdan enkazından kurtulmak zor.
Bu ülke artık yeni binalar kadar, yeni bir hesap verme kültürüne de muhtaç.
Kimin hangi imzayı neden attığı, hangi gözle görmezden geldiği ortaya çıkmadan, ne güven kalır ne inanç.
Yıkımın adı depremdi belki ama, enkazın adı belli: İzin.
O yüzden soruyorum:
Bir gün gelir de “adalet” için de izin almak gerekirse,
O zaman bu ülke neyin altında kalır, biliyor musunuz?
Sessizliğin.
“Soruşturma İzni Verilmedi”
Ve şimdi geldik en can alıcı noktaya:
Malatya Valiliği, Hakimbey Apartmanı’yla ilgili bazı kamu görevlileri hakkında soruşturma izni vermemiş.
Evet, yanlış duymadınız.
Yıkılan bir binanın altında kalmış hayatlar, bekleyen aileler, aranan adalet...
Ama kapının önünde yine o tabelayı görüyoruz:
“Soruşturma izni verilmemiştir.”
Sebep?
“Görev kapsamında kalmış işlemler.”
Yani yine kâğıt doğru, mühür doğru, imza doğru…
Yanlış olan, yıkılan bina ve göçen adalet duygusu.
Peki bu tablo bize ne anlatıyor?
Demek ki bu ülkede “izin” sadece bina yapmak için değil, adalet aramak için de gerekiyormuş.
Ve bu izin çıkmadıkça, ne enkaz kalkar ne vicdan rahat eder.
Belki bir gün, adalet de izin almadan gelebilir.
İşte o gün, gerçekten yeniden inşa olmuş olacağız — sadece şehir değil, toplumun vicdanı da.