Buyur buradan yak!


Devlet dediğin, vatandaşı korur…
Devlet dediğin, vatandaşına tuzak kurmaz!
Ama gelin görün ki, Malatya’nın Yeşilyurt ilçesinde bir grup vatandaş, “devletin eliyle lades” edilmiş durumda.
Livadi Konutları sakinleri, depremden sonra binalarını kurtarmak için gece gündüz uğraşmış…
“Orta hasarlı” raporu alınmış, belediyeye koşmuşlar, ruhsat çıkartmışlar, faizsiz güçlendirme kredisi almışlar.
Ne için?
Evleri yıkılmasın, çocukları konteynerde büyümesin diye!
Ve sonra ne oluyor biliyor musunuz?
Güçlendirme bitiyor, bina sağlamlaşıyor, belediye onay veriyor,
tam herkes “oh be” diyor ki…
Hop!
Valilikten yazı geliyor:
“Efendim, mahkeme binayı az hasarlıya döndürdü, krediyi faiziyle geri ödeyeceksiniz.”
Buyur buradan yak!
Bakın, vatandaş açık açık söylüyor:
“Güçlendirme ruhsatını 01 Mart 2024’te aldık. Karar 15 Nisan’da çıktı. Yani bina bitmiş, masraf yapılmış, ruhsat onaylanmış. Biz hangi kararı bilelim, hangi devlete inanalım?”
Soruyorum size:
Bir idarenin eli, bu kadar mı ağır çalışır da vatandaşın sırtına bu kadar mı yük bindirir?
Hadi diyelim, hata oldu.
Hadi diyelim, sistemde karışıklık çıktı.
E peki, vatandaş ne yapsın?
O krediyi alırken AFAD “tamamdır” dememiş mi?
O krediyi banka “onaylıdır” diye yatırmamış mı?
İdare kendi onayladığı belgeye şimdi “hatalıydı” diyor ve vatandaşa dönüp:
“480 bin lira ver, üstüne her gün faiz de işleyecek” diyor.
Yuh yani!
Bürokrasi dediğin şey, insanın hizmetinde olacak.
Vatandaşın boğazına sarılan bir canavar değil!
Bir de, “hak sahipliği iptal edildi” deniliyor.
Ne demek iptal edildi?
Adam evini güçlendirmiş, parayı harcamış, faturalarıyla belgelemiş.
İnşaat ruhsatı elinde, belediye mühürlemiş.
Ne iptali, ne iadesi?
Bu resmen “vatandaşa tuzak kurmak”!
Hukuk var kardeşim, hukuk!
“Kazanılmış hak” diye bir şey var!
Devlet kendi onayladığı belgeyi yok sayamaz.
Yoksa devletin ciddiyeti kalmaz!
Vatandaş dilekçesinde yazmış zaten:
“İdarenin kendi hatalı ya da sonradan değişen değerlendirmesinin sonuçlarını vatandaşa yüklemesi hukuken mümkün değildir.”
Ne kadar da güzel söylemiş.
Bir profesör değil, bir hukukçu değil ama devlet terbiyesiyle konuşuyor.
Vatandaşın alın teriyle yaptığı güçlendirmeyi “lades” saymak, devlete yakışmaz.
Yarın başka biri aynı durumda kalırsa ne olacak?
Devletin eli uzanır, ama vatandaşın cebine değil, yüreğine dokunur.