SON DAKİKA
Reklam
Reklam
Mustafa ÇOLAKOĞLU

TÜRKİYE'DE LAİKLİK

A- A+

Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk anayasası, 20 Ocak 1921 tarihinde kabul edilmiştir. Yeni anayasa 23 maddeden oluşmuştur. Bu anayasanın 2. maddesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin dini İslam’dır. 10 Nisan 1928 tarihinde yapılan değişiklikle, anayasanın 2. maddesinde yer alan "Türkiye devletinin dini İslam’dır" hükmü anayasadan çıkarılmıştır. Laiklik kelimesi, Türkiye Devleti'nin anayasasına 5 Şubat 1937 yılında girmiştir. Laiklik, anayasaya konulduğu dönemde "bütün yurttaşların vicdan, ibadet ve din özgürlüğü" olarak tarif edilse de, daha sonraki yıllarda uygulamada laiklik, İslam dinine karşı bir silah olarak kullanılmıştır.

Laiklik kelimesi Fransızcadır. Laiklik, Fransız İhtilali'nden sonra dünya gündemine girmiştir. Fransa Anayasası, laiklik ilkesini, devletin din ve dinsizlik karşısında tarafsız olmasını savunan bir ilke olarak kabul etmiştir. İngiltere Anayasası ise laikliği, din ve devlet işlerinin ayrı tutulması olarak kabul eder. Bütün dünyada genelde laiklik bu şekilde kabul görür. Türkiye'de ise laiklik anlayışı, yeni yetişen neslin Türk-İslam kültürü ve inancını kaybederek Hristiyan kültürü ile Avrupavari bir yaşantı içinde hayatını sürdürmesi arzulanmıştır. Eğer İslam inancından da vazgeçmiyorlarsa, kendilerinin çizdiği sınırlar içinde insanların inançlarını yerine getirmesini istemektedirler.

Herhangi bir konu hakkında İslam inancına uygun bir ayet veya hadis dile getirildiğinde, “Hangi devirde yaşıyoruz?” diyerek bazı kurum ve şahıslar ayağa kalkarak "laiklik elden gidiyor" yaygarası koparırlar. Her türlü rezalete, ahlaksızlığa ve dinsizliğe özgürlük adına sahip çıkan laikçi kişi veya kuruluşlar, İslam inancı ile ilgili bir konu gündeme geldiğinde, "laiklik elden gidiyor" diyerek kükreyip sağa sola saldırmaya başlarlar.

Günümüzde kendilerini laik ve modern insan olarak tanıtan bu bedbahtlar, "Kur’an-ı Kerim niye Türkçe yazılmıyor? Eğer Kur’an-ı Kerim Türkçe yazılmış olsa, herkes İslam dinini daha iyi yaşar" iddiasında bulunurlar. Ancak, Türkçe yazılmış olan Kur’an-ı Kerim’in mealini ve tefsirini okumaktan acizdirler. Kısacası, kıt akıllı bu şahıslar, İslam inancını kendilerinin çizdikleri sınırlar dahilinde kabul etmemizi istemektedirler.

Tarihin her döneminde insanların inançları ile uğraşan cahil cühela olmuştur. Ancak her daim kaybedenler onlar olurken, kazananlar ise inanç sahipleri olmuştur. Ben naçizane olarak derim ki; ey kendilerini süper akıllı olarak gören laikçiler, arzuluyorsanız Kur’an-ı Kerim’i Türkçe yazabilirsiniz, duaları Türkçe ezberleyip namaz kılabilirsiniz, isterseniz kendinize cami bile yapabilirsiniz. Size düşen ise, 1937 tarihinde laiklik anayasaya dahil edilirken, "Laiklik demek, bütün insanların vicdan, ibadet ve din özgürlüğüne sahip olmasına zemin hazırlamaktır" cümlesini kabullenip insanların inançlarına müdahale etmekten vazgeçmektir.

İnsanlarımız, İslam dinine nasıl inanacaklarını ve ibadetlerini nasıl yapacaklarını çok iyi biliyorlar.

 

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Mustafa ÇOLAKOĞLU yazıları

Çok okunanlar