SİYASET KİRLETİLİYOR

Türkiye, siyasette galiba yeni bir rezalet dönemine giriyor. İktidar partisi AKP,  hakkıdaki siyasi suçlama olan Türkiye’ye tek parti dönemini yaşatmak için iktidar olmanın bütün avantajlarını; meclis, adliye ve polis güçlerini kullanarak devreye sokarken; ana muhalefet partisi CHP ise iktidara yardımcı olmak için AKP’nin değirmenine, gayrimeşru eylemlerle su taşıyarak kendi iktidar olma yolunu zorlaştırıyor. Bu durum, Türkiye’nin geleceğini karartmaya yönelik bir çabaya dönüşmüş durumda.

Demokrasinin olmazsa olmazı olan yasama, yürütme ve yargı organları vardır. Yasama yetkisi Meclis’in, yürütme yetkisi hükümetin, yargı ise bağımsız mahkemelerin görevi olmalıdır. Ancak günümüzde yürütme, yasama ve yargıyı neredeyse tamamen tekeline almış olmakla suçlanıyor. Bu nedenle demokrasimiz, bir eli ve bir ayağı kısmi felç geçirmiş bir yapı haline gelmiştir.

Devletimizin ekonomisi, iktidarın yanlış yönetimi nedeniyle zor bir süreçten geçmektedir. Vatandaşlar geçim derdiyle boğuşurken, ana muhalefet partisi olan CHP'nin, iktidarın hatalarını Meclis’te dile getirerek Türkiye’yi bu dar boğazdan çıkarmaya çalışması gerekirken, tersine hareket etmektedir. Seçimlere üç yıl gibi uzun bir süre varken CHP, Türkiye’yi gereksiz bir seçim atmosferine sokmuş, Cumhurbaşkanı adayını üç yıl önceden açıklamış, tüm vatandaşları boykota çağırarak iktidarı daha zor duruma düşürmek isterken kendi ayağına kurşun sıkmıştır.

Bu da yetmezmiş gibi, CHP’nin yaptığı lüzumsuz miting ve boykotlardan cesaret alan PKK terör örgütü ve 80 öncesi terör kırıntıları, sağı solu tahrip ederek vatandaşları tedirgin etmeye başlamıştır.

Vatandaşın şimdilik bir seçim derdi yoktur; vatandaşın geçim derdi ise günümüzde had safhadadır. Mevcut terör örgütleri, Türkiye’de puslu havaları beklemektedir. CHP, bu örgütlerin eline koz veriyor. Bu terör örgütleri de bu fırsatı kullanarak Türk halkını bir kargaşaya sürüklemek için çaba göstermektedir.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve bazı bürokratlarını zimmetlerine para geçirdikleri iddiasıyla tutuklanmıştır. Elbette, İstanbul Belediye Başkanı ve bürokratlarının şahsi hesaplarına para geçirip geçirmediklerini bilmem mümkün değildir. Ancak AKP iktidarı bu konuda gerçekten dürüstse, bir "Temiz Eller Operasyonu" başlatsın. Bu operasyon, hakında ne kadar usulsüzlük idiası olan bakan, milletvekili, belediye başkanı ve üst düzey tüm bürokratların hem resmi harcamalarını hem de şahsi hesaplarını kapsamalıdır.

İşte o zaman Türkiye Cumhuriyeti şahlanır ve kısa bir süre içerisinde dünya siyasetinde, askeri alanda ve dünya ekonomisinde söz sahibi olur.