BAYRAMLAR BAYRAM OLA

Her toplumun, kendine has milli bayramları olduğu gibi, her dinin de kendine has ve özellikli dini bayramları da vardır. Kendine has dini ve milli bayramlara gerekli hassasiyetlere ilgi alaka göstermeyen milletler zamanla başka toplumların milli ve manevi bayramlarını kutlarlar, işte o zaman o toplum kendi milli ve manevi mecrasında uzaklaşıp başka bir milliyet şuuru ve başka bir inanç felsefesine intisap etmiştir.

İçinde bulunduğumuz Ramazan ayı itibarı ile önümüzde Ramazan Bayramı’nı kutlamaya hazırlandığımız bu günlerde, İslam inancına göre toplum olarak İslam dinine yakışır bir Ramazan ayı geçirmediğimiz gibi, İslam inancına uygun bir bayramda geçirmeye niyetimiz yoktur. 

Zenginlerimiz bu dini bayramları bir tatil beldesinde veya bir Yunan adasında geçirmek için aylar öncesi gerekli girişimde bulunmuşlardır. Çünkü zenginlerimizin dini inanca ihtiyaçları yoktur, onlar bu dünyada istedikleri her şeyi para ile elde etikleri için ‘Ahirette de elbet bir şekilde cennete gireriz’ rüyası ile kendilerini kandırmaya devam etsinler. Ramazan ayında, başta hacı hoca çocukları olmak üzere sanki Allah gençlere oruç tutmayı farz kılmamış gibi bir manzara ile karşılaşmaktayız. 

Ramazan ayına hürmet göstermeyen insanların tabi ki dini bayramlara da gerekli hassasiyetleri göstermeyeceklerdir. Bayramların en büyük özelliği ise, ailelerin bir araya gelmeleri ve küçüklerin büyükleri ziyaret etmeleridir. Ne yazık ki, günümüzde çok ailenin torunları dede ve ninelerini ziyarete bile gitmiyorlar, gitseler dahi sanki bir yabancı eve gitmiş gibi resmi olarak üç beş dakika ile ziyaretlerini geçiştiriyorlar. 

İnsanoğlunun yaratılış felsefesinde inanç vardır, ilk insandan günümüze kadar bu dünyaya gelen bütün insanlar muhakkak ki bir dine inanmış ve bundan sonra da dünyaya gelecek bütün insanlarda bir dine inanacaklardır, bazıları ineğe tapacak, bazıları paraya, bazıları Müslüman veya Hristiyan olacaktır, hatta ateizm bile bir inanç şeklidir. 

Ömründe oruç tutmayan insanların çocukları İslam dininde bihaber yetiştiğinde bir başka dine intisap etmeleri ve başka bir inanca yönelmeleri mümkündür. Ama biz istiyoruz ki milli ve manevi bayramlarımızı bayram gibi kutlayalım ki, yeni yetişen nesilde o kültür ve o inançla yetişsin ki milli şuur ve benliğimizi kaybetmeyelim ve dinlerin en güzeli olan İslam dininde mahrum olmayalım ki, milli ve dini bayramlarımızı da bayramlara yakışır bir şekilde kutlayan genç nesiller yetişsin..