DÜNYADA ŞAŞILAN TEK ŞEY

Bu güzelim dünyaya insanlar geldiği ilk günden itibaren insanoğlu, ilim ve bilimin icat ettiği hiçbir yeniliğe şaşırmaz. Güneşin doğup gündüz olmasına şaşırmadıkları gibi, güneşin batıp gece olmasına da şaşırmazlar. Doğacak olan her çocuğun kız veya erkek olacağını bildikleri için insanlar şaşırmazlar. Yapılan bir düğün sonucunda kızımızın anne, oğlumuzun baba olacağını bildiklerinden insanlar şaşırmazlar. Göğün bulutlanmasının sonunda yağmur veya kar yağacağını bildikleri için insanlar şaşırmazlar. Şiddetli çıkan fırtına sonucunda çatılar uçsa da, ağaçlar devrilse de insanlar şaşırmazlar. Fakat ölüm bir yakınlarına veya çok sevdikleri bir insanın başına geldiği zaman çok şaşırırlar. Bu nedenle de yaşantılarında ölümden hep uzak durmaya çalışırlar.
Hâlbuki Yaradan, daha yaratırken vereceği canı muhakkak alacağını söyler ama her şeye hazırlanan insan, ne gariptir ki ölüme hazırlanmaz. İnsanoğlu hiç ölmeyecekmiş gibi bir hayat sürmenin çabası içine girer. Hz. Âdem ve Hz. Havva’dan günümüze kadar dünyaya gelen insanlar ve diğer bütün canlıların yaratıldığı günden günümüze kadar her daim ölmesine rağmen, insanlar her daim ölüme şaşırıp herhangi bir gerekçe bulmaya çalışırlar. Ölüm için muhakkak ki bir sebep bulur veya itiraz edecekleri bir neden ileri sürerler. Mesela, “Rahmetli daha gençti.”, “Rahmetli hastalığa yakalandı.”, “Rahmetli bir kazaya kurban gitti.”, “Rahmetli bu dünyada bir gün görmedi.”, “Rahmetli muradına ermemişti.”, “Rahmetli evlatlarında bir hayır görmedi.”, “Rahmetlinin kocası çok zalimdi, kumar, içki ve her yol vardı.”, “Rahmetlinin karısı kadir kıymet bilmediği gibi, sabah akşam söylenerek adamı çatlattı.” gibi sebeplere sığınmaya çalışırlar.
İnsanlar her gün bir komşusunun, bir tanıdığının veya kendi ailesinden birisinin ölümüne şahit olmasına rağmen, ölümü kendilerine hiçbir vakit yakıştırmazlar. İnsanlar, er ya da geç bir gün kendilerinin de öleceklerini kabul etmelerine rağmen, "bütün insanlar ölecek, en son ölüm sırası bana gelecektir" gibi bir hayat sürmeye çalışırlar. İnsanlar, ölümü kendilerine uzak tutmaları nedeniyle helal, haram gibi konuları akıllarına getirmezler. Cennet ve cehennemi de fazla düşünmezler. Kul hakkı yemenin yanında, içki, kumar ve her türlü ahlaksızlığı yaparken çevrelerine de, “Yaşım daha çok genç, yaşlandığımda namazımı da kılarım, orucumu da tutarım.” diyerek kendilerini kandırırlar. İnsanoğlu ölümün yaklaştığını hissettiği zaman, haklarını yediği, kalplerini kırdığı insanlar ve Allah’a karşı borçlarını ödemediği aklına gelince büyük bir pişmanlık ve şaşkınlık içinde kıvranmaya başlar fakat iş işten geçmiş olur.