İkinci Çözüm Süreci

Türkiye devletini idare eden AKP iktidarının akıl danesi Devlet Bahçeli, iktidara, PKK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'a ikinci bir defa çözüm süreci için zeytin dalı uzatmasını tavsiye edince, iktidar da terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'la ikinci bir çözüm süreci başlattığını ilan etmiştir. PKK lideri Abdullah Öcalan da PKK terör örgütüne talimat vererek, terör örgütünün silah bırakmasını ve kongrenin toplanıp kendisini feshetmesini istemiştir. Bu açıklamaya, Irak ve Avrupa'daki örgüt destekleyicilerinden şimdilik ne olumlu ne de olumsuz bir ses çıkmamıştır. İlk olarak Kandil'den mesaj gelmiştir. Tek taraflı ateşkes ilan ettiklerini belirttikten sonra, PKK, örgütünün kendisini feshetmesi için kongrenin toplanacağını, ancak bunun için uygun ve güvenlikli bir ortamın oluşması ve kongrenin başarısı için de Abdullah Öcalan'ın bu kongreyi yönetmesi gerektiğini, ancak barış ve demokratik toplum yönetimini sadece Abdullah Öcalan'ın yapabileceğini şart koşuyorlar. (Bunun açıklaması ise, "hele siz bir genel af çıkarın, liderimize layık olduğu saygıyı gösterin, toplanan kongrede liderimiz uygun görürse, onun hatırını kırmayız" demek istiyorlar.)
“Türkiye'nin ve Orta Doğu'nun demokratikleşmesi ve küresel hareketinin önünün açılması için Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğe kavuşması ve istediği gibi hareket etmesinin yanında istediği kişilerle bireysel görüşme ortamının hazırlanması için ilgili birimlerin ortamı hazırlaması gerekir.” deniliyor. (Ben burada, Abdullah Öcalan için bir makam isteniyor gibi anladım.) Öcalan'ın açıklamasında “hiçbir ön şart yoktur” demesine rağmen, terör örgütü PKK'nın merkezi olan Kandil şimdilik birinci ve ikinci şartlarını ileri sürerek, "önce liderimiz serbest bırakılsın, onun önderliğinde bir kongrenin toplanıp ona göre karar verilmesi uygun görülecektir" diyor. İkinci olarak, Suriye topraklarında devran süren PYD-YPG terör örgütü lideri Mazlum Abdi, silah bırakılmasının Türkiye'nin iç meselesi olduğunu, kendilerini bağlamayacağını ilan ederek ikinci açıklamayı yapmıştır.
PKK terör örgütü, 41 yıldan beri yaptıkları terör hareketleri ile binlerce asker, polis ve sivil vatandaşı katletmesi yetmemiş gibi, 1992 yılında sözde Şırnak'ta küçük çaplı bir isyan hareketi başlatmasına rağmen hüsrana uğramıştır. 2015 yılında başta Diyarbakır olmak üzere on ilimizde sivil halkı yanına alarak bir iç isyan hareketine kalkışmış olan PKK terör örgütü, Güneydoğu bölgesinin vatandaşlarından yüz bulamayıp hüsrana uğramıştır. Türk askeri ve polisi karşısında eriyip yok olan terör örgütü, Türkiye sınırlarının dışına kaçmak zorunda kalmıştır. 2006-2015 yılları arasında AKP iktidarı önceleri gizli olarak, daha sonra ise aleni olarak PKK terör örgütü ile çözüm süreci adı ile bir süreç başlatmıştır. Bu rezalet kokan dönemde PKK terör örgütü, Güneydoğu bölgesinde köylerde davul zurna eşliğinde asker toplamış, bu bölge esnafından vergi adı altında haraç toplamış ve bazı karayollarında kimlik kontrolü uygulamasına gitmiştir. PKK'nın yaptığı bu rezaletlere ne yazık ki iktidar çözüm süreci içinde göz yummuştur. Dolmabahçe Sarayı'nda yapılan mutabakat sonucunu Sayın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan kabul etmeyince, AKP iktidarı yaptığı hatadan geri dönerek terör örgütünün üzerine gereği gibi gitmiş ve günümüzde Türkiye sınırları dahilinde terör bitirilmiştir.
2025 tarihi itibarıyla PKK Türkiye'de silahlı eylem yapamaz hale gelmiştir. Türk askeri, polisi ve Milli İstihbarat Teşkilatı, PKK'lı militanlara başarılı operasyonlar yapmıştır. 2025 tarihi itibarıyla PKK Türkiye'de silahlı eylem yapamaz hale gelmiştir. Bu mağlubiyetten sonra PKK, ayrı bir devlet şurada kalsın, özerk ve federasyon gibi yönetim hayallerinin gerçekleşmesinin mümkün olmayacağını anlamış olmasına rağmen, acaba herhangi bir şey koparabilir miyim hayalinden vazgeçmediklerini ileri sürdükleri şartlardan belli oluyor.
Benim tahminime göre, Amerika ve İsrail Siyonistleri, hedeflerine ulaşabilmek için önlerinde büyük bir engel olan Türkiye'den kurtulmak için, PKK'yı Türkiye'ye verelim yoksa Siyonist hedefimize ulaşmamız zorlaşır. Suriye'deki terör örgütü YPG lideri Mazlum Abdi de bundan cesaret alarak, silah bırakılmasının Türkiye'nin iç meselesi olduğunu, kendilerini bağlamayacağını ilan etmiş olabilir mi? Amerika, PKK terör örgütü liderini Türkiye'ye kendi elleriyle teslim ettiğini bilmeyen yoktur. PKK terör örgütüne verdiği silahlar bir orduyu donatacak kadar olmasına rağmen, Siyonist Amerika ve İsrail neden PKK terör örgütünden vazgeçiyorlar acaba?