SON DAKİKA
Reklam
Reklam

Şımarık Çocuk

A- A+

Hikâye bu ya, bir zamanlar bir ailenin beş kız çocuğu varmış. Anne, altıncı çocuğunu doğurduğunda, dünyaya bir erkek çocuk gelmiş. Anne ve baba, kızlarına bu erkek çocuğa "ağabey" diye hitap etmelerini salık vermiş. Bu yüzden, kendisinden kat kat büyük olan kız kardeşleri, yenidünyaya gelen küçük kardeşlerine "ağabey" diye hitap ederlermiş.

Çocuk büyümüş, ancak kız kardeşleri anne ve babalarının tavsiyesine uyarak onun yürüyüp gezmesine fırsat vermezmiş; sırtlarına alıp gezdirirlermiş. Çocuk dokuz, on yaşına geldiğinde bile kızlar, "Ağabey, sen yorulma, biz seni götürürüz" diyerek onu sırtlarında taşımaya devam edermiş. Hatta erkek çocuk sinirlendiğinde, anne ya da baba en yakın kızlarına, “Yatın oğlumuzun önüne; siniri geçene kadar sizi döverek rahatlasın” dermiş. Böylece çocuk, şımarıklığı ve haylazlığıyla her gün bir veya birkaç kız kardeşini yüzüstü yatırıp sırtlarına çıkar, tekme tokat dövermiş. Anne ve baba ise bundan mutluluk duyarmış.

Günümüzde, bu hikâyenin benzerine şahit oluyoruz. Avrupa ve Amerika'nın şımarık çocuğu İsrail, sinirlendiğinde Amerika ve Avrupa, İsrail'in çevresindeki devletlere şöyle diyor: "Bizim piçimiz sinirlenmiş, onun rahatlaması için siz yüzüstü yatın ki oğlumuz sizi döverek hırsını alsın." İsrail de, anne ve babasından aldığı bu güçle çevresinde soykırım yaparken hâlâ masum bir çocuk gibi haksızlığa uğradığını iddia ediyor ve kimsenin onu anlamadığını timsah gözyaşlarıyla anlatmaya çalışıyor.

Salya sümük ağlayarak soykırım yapan Siyonist İsrail, daha da mutlu olabilmek için soykırım yapmasının şart olduğunu savunuyor. Annesi Amerika ve babaları Avrupa devletlerinden, bu zeminin hazırlanmasını talep ediyor. Amerika ve Avrupa da İsrail’e, “Sen üzülme, biz istediğin zemini hazırlayıp önüne sereceğiz, müsterih ol” diyerek gerekeni yapıyorlar.

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Mustafa ÇOLAKOĞLU yazıları

Çok okunanlar