İDEALLERİMİZ
1980 öncesi, Türk gençleri fikriyata üçe bölünmüşlerdi. Sayıca en büyük grup, Marksist felsefeye inanmış olan solculardı. Bu grubu mecliste CHP temsil ediyordu. İkinci grup olan ülkücüler, Türk İslam ülküsü çerçevesinde bir araya gelmişlerdi. Bu grubu mecliste MHP temsil ediyordu. Üçüncü grup ise kendilerini mücahit olarak lanse eden gençlerdi. Bunları da MSP mecliste temsil ediyordu.
Sol grubun Marksist felsefesi dahilinde kırmızı çizgileri:
1- İslam inancına düşmanlık yapıyorlardı. İslam dini yerine ateist bir nesil yaratmak için mücadele ediyorlardı.
2- Her fraksiyonun bağlı olduğu komünist bir devletin yönetim şeklini Türkiye'de uygulamaktı.
3- "Halklara özgürlük" ve "Toprak işleyenin, su kullananın" sloganları ile toplum içinde vatandaşları karşı karşıya getirip anarşi yaratmak ve Türk devletinin bölünmesi için Alevi ve Kürt gençlerini kışkırtıyorlardı.
Ülkücülerin Türk İslam mefkûresi dahilinde kırmızı çizgileri:
1- Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yaptıkları işlerde çok çalışmaları, Türkiye’yi askeri ve ekonomik yönden süper bir devlet haline getirmek için ilim ve bilimde başarılı olmaları.
2- Turan mefkûresi inancı ile bağımsız olmayan bütün Türk devletlerinin bağımsızlıklarını kazanması için maddi ve manevi yardım yaparak bağımsızlıklarına kavuşmalarını sağlamak.
3- Türkiye Cumhuriyeti'nin liderliğinde, bütün İslam devletlerini bir araya getirip, NATO ve Varşova Paktı'na karşı üçüncü bir güç oluşturup emperyalist devletlere dur demekti.
Mücahitlerin kırmızı çizgileri: Kendilerine mücahit ismini layık gören grup, kırk yamalı bohça gibiydi. MSP dışında her tarikat, her dernek, her kuruluşun iddiası ise "Önce bizim liderliğimiz altında birleşin, sonra diğer İslam devletlerini ümmetçilik felsefesi altında bir araya getirelim" diyordu.
Günümüzde sol grubun çoğunluğu gününü laylaylom ile geçirip dünya nimetlerinden faydalanırken, bazıları da el altından PKK terör örgütünü destekleyerek ihanetlerine devam ediyorlar. Ülkücüler ise şimdilik beş gruba bölünmüş durumda. Seksen öncesinde sol grubun yaptığı ihanetin bir başka benzeri olan ırkçılığı gündeme getirip PKK’nın ekmeğine yağ sürmekle meşguller.
Mücahitlerin son hali ise darmadağın olmuş. Herkes zengin olmak için çaba sarf ediyor. Tarikatlar holdingleşmiş durumda, bazı dernek ve vakıf liderleri ise helal-haram inancını rafa kaldırarak devletin nimetlerinden faydalanıp dünya zenginleri listesine girmek için mücadele ederken bazıları da PKK ile işbirliği yaparak bu güzelim memlekete ihanet etmeyi ibadet kabul etmiş durumda.