SON DAKİKA
Mustafa ÇOLAKOĞLU

KAYSI (MİŞMİŞ)

A- A+

Mişmiş halk arasında kaysı ağacının adıdır.

1960 tarihinde, yetiştiğimiz dönemde Kaysı kelimesi halk arasında bilinmezdi, aşılı mişmiş veya ğudayı mişmiş olarak söylenirdi. Daha sonraki yılarda halk arasında mişmiş adı unutularak yerini kaysı adı yerleşmiştir. B

azı illerde ise, ğudayı kaysı ağacına Zerdali denilir. Zerdali ve kaysı sözcükleri Farsça dan Türkçeye geçmiştir. Zerdali’nin kelime anlamı ise altın sarısı demektir. 

Mişmiş ise Arapçadan Türkçeye geçmiş bir kelimedir. 1150 li yıllarda yaşamış olan Arap seyha Ebu’l Ferece, Malatya hakkında bilgi verirken, iklimi, havası ve bilhassa suyunda övgü ile bahsederken, ziraat ve bahçecilikten bir eşinin daha olmayacağını idea etmiştir. 1838 yılında Malatya’ya gelen Alman askeri komutan Helmut Von MOLTEKE ise Malatya’dan bahsederken, Aspuzu bağları başta kaysı olmak üzere, elma, ceviz, kiraz ve elma ağaçlarından oluştuğunu, iki saat boyunca gidilebilen bir ormana benzetmiştir. 

Mişmiş ağacı,Gündüzbey Pınarbaşı’nda kaynayan Derme suyu, Yukarı Banazı da kaynayan Horata çayı ve Orduzu Pınarbaşı’nın suladığı alanlar Kaysı bahçelerinin yayıldığı alanlardır. 1960 yılarından sonra, önce İzollu bölgesine, daha sonra Akçadağ, Darende, Hekimhan ve diğer bölgelere yayılmıştır. 1960 lı yıllarda yetiştiğimizde eski bahçelerde ğudayı mişmiş ağacı çok sayıda vardı. Günümüzde ise her bahçede kaysıların döllenmesi için birkaç ğudayı mişmiş ağacı bırakılmaktadır. 

1980 den önce bahçelerin etrafına Mişmiş ağacı dikilir, bahçenin ortasına da sebzecilik yapılırdı. Günümüzde ise, bahçede islim damı ve sergen yerinin dışında kalan bahçenin tamamına Mişmiş ağacı dikilerek değerlendirir. Alman Prof. Dr. Gleisberg 1938 yılında ilk olarak Malatya’da yaptığı çalışmalarda 160.000 civarında Mişmiş ağacının olduğunu tespit etmiştir. Malatya’da ilk olarak,1923 yılında Mişmişde kükürt kullanarak Mişmişin raf ömrü uzatılmaya başlanmıştır. 

 

M.Ö. Anadolu da yaşamış olan Hitit devletine ait olan bir tablette Malatya da kaysının var olduğu ve adının ise,HASHUR olduğunu görüyoruz, Hashurun kelime anlamı ise dağ elması dır. M.Ö. Mezopotamya da hüküm süren Asur devletinin yazılı belgelerinde ise, kaysının adı ARMANNU olarak geçmektedir.Malatya da kaysının ilk bilinen yazılı tarihi 1655 yılında Malatya ya gelen Evliya Çelebi hatıratında, Müşmüş’ün yedi çeşit meyvesinin olduğunu belirtikten sonra, elma, ceviz, erik, armut, üzüm ve dut ağaçları ile dolu cennet’ten bir köşe olduğunu ifade etmiştir. 

 

Ankara, Yüksek Ziraat Enstitüsü Müdürü Prof. Dr.Gleisberg, 1933 yılında baş asistanını Ömer Lütfi Ülkmen’i Malatya’ya gönderip Malatya’da meyve çeşitleri üzerinde bir rapor hazırlatması neticesinde 1937 yılında, Tecde’de Kaysı üretme istasyonu kurulmuş, Kaysı üretme istasyonu bilahare, Meyvecilik Araştırma Enstitüsüne dönüştürülmüştür. 

Yetiştiğim dönemde, bahçelerimizde genelde Hacihaliloğlu aşısı olmak üzere, Çöloğlu, Hacıkız, Berber aşısı, Gavur aşısı, Hasanbek ve Ğudayı mişmiş ağaçları vardı. Kaysı da kükürtleme döneminde önce kaysıda genelde pestil yapılır ve hoşaflık kurutularak iç piyasa ve dışarıya satılırdı. Cumhuriyetin ilk yıllarında Kaysıda kükürtleme dönemi başlayınca İSLİM damı adını verilen kükürtleme odalarında kayısılar kükürtlenince raf ömürleri uzatılmış ve bütün dünyaya ihracatı yapılmaya başlanmıştır. Dünyanın bütün ülkelerinde Kaysı denilince Malatya, Malatya denilince de Kaysı akıllara gelir. Dünyada kuru kaysı ihracatının yüzde yetmişi Malatya da yetişen kaysılarıdır.

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

1 yorum yapılmış

  • Hüseyin Günaydın (2 ay önce)
    Verdiğin bilgiler için teşekkürler kardeş
    0
    0
    Yanıtla

Mustafa ÇOLAKOĞLU yazıları

Çok okunanlar