SON DAKİKA
Sertif PARLAK

Yeniden Bismillah (1)

Yeniden Bismillah (1)
A- A+

“Bismillah” deyip göreve başlayan ve “Türkiye Yüzyılı” tasavvurunu sahiplenen liderin ve kadrosunun idrakinde muhakkak bu ulvî kelimenin sırrı bulunmaktadır.

28 Mayıs’ta yapılan Cumhurbaşkanlığı İkinci Tur Seçimi ile Recep Tayyip Erdoğan, yeniden Cumhurbaşkanı oldu.

28 Mayıs Seçiminin tarihî serencamını ve kürre-i arzdaki ehemmiyetini, içte ve dıştaki tezahürünün neticelerini daha önce beşerî kabiliyetimiz ölçüsünde analiz etmeye çalıştık.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki merasime dünyadaki 81 devlet veya hükûmet başkanı veya dışişleri bakanının ve semavî dinlerin temsilcileri iştirak etti.

Televizyonları başında töreni izlerken gönül gözü ile bakıp dua edenler de vardı.

Ve “Türkiye Yüzyılı” mesajının/işaretlerinin verildiği bu merasimde Devlet Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın, haziruna ve onların şahsında bütün dünyaya, “Bismillah diyerek Türkiye Yüzyılı’na başlıyoruz” hitabı görülmeye değerdi. Yola Diyanet İşleri Başkanı’nın duası ile çıkılması, geleceğimizin yol ve yordamının, Müslüman milletimizin medeniyet tasavvurunun, İlâ-yı Kelîmetullah için Nizam-ı Âlem ülküsünün işareti gibiydi.

“Bismillah” deyip göreve başlayan ve “Türkiye Yüzyılı” tasavvurunu sahiplenen liderin ve kadrosunun idrakinde muhakkak bu ulvî kelimenin sırrı bulunmaktadır. Zira İslâm şeriatı zahire göre hükmeder. Yani bir kişinin inanç kimliği ancak ifade ve tavırlarından tespit edilebilir. İnsanın iç ve kalp dünyasındaki hedef ve niyet, Allah ile kul arasındadır. Şu hâlde İslâm, insanların görünüşlerine göre hükmetmeyi bizlere emretmiştir. Kalplere ve niyetlere göre hükmeden ancak Allah’tır.

Bakanların görev devir teslim merasimlerinde karşılıklı iltifatların ve “Türkiye Yüzyılı” tasavvurunun adeta parola gibi söylenmesi, sevindirici bir idealin işaretidir. Ayrıca büyük mesuliyetlerin de beraberinde geldiği hatırdan çıkarılmamalıdır. Özellikle Dışişleri ve Millî Savunma ve de İçişleri Bakanlıkları ayrı bir hassasiyete muciptir.

Kadim medeniyetimizde “Maarif” başlığıyla bilinen millî eğitim sistemi için yeni Millî Eğitim Bakanı Prof. Dr. Yusuf Tekin’in görevi devralırken söylediği “Millî tarihimizin ve Türkiye Yüzyılı’nın elifbası millî eğitimden geçiyor” mealindeki ifade de bu besmelenin yemini gibidir. Biz böyle anlıyoruz. Bunun ne mânâya geldiğini İlâhî Rehber’den öğrenelim.

Daima hayat rehberimiz olan Kur’ân’da besmelenin sırrı, gönül tellerimize genellikle “Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla” şeklinde çevrilmektedir. Bu cümlede zikredilmeyen fakat her besmele okuyanın başlayacağı işe göre niyetinde bulunan “... okuyorum, başlıyorum, yapıyorum, yiyorum” gibi bir yüklem vardır. Mümin kul, herhangi bir davranışta bulunurken, özellikle önemli bir işe teşebbüs ederken önce “Eûzu” çekerek muhtemel olumsuz etkileri defetmekte, sonra da besmele ile (“Bismillah”) kendinin tek başına yeterli olmadığını, başarı ve gücün ancak Allah’tan gelebileceğini, Allah’ın yeryüzünde halife kıldığı bir varlık olarak O’nun mülkünde O’nun adına tasarrufta bulunduğunu, Asıl Mâlik ve Hakîm olan Allah’ın koyduğu sınırları aşarsa emanete hıyanet etmiş olacağını beyan eder. Mümin, bunun mânasına iman ederek peşinen bu ilkeleri kabul etmekte ve bundan güç/kuvvet almaktadır.

Burada Tevhid cümlesinin mânâsı da üstü kapalı olarak mevcuttur. Zira nasıl ki Tevhid cümlesinde “Lâ ilâhe” denilerek önce bütün sahte tanrılar zihinlerden siliniyor, sonra da “İllâ-Allah” ifadesiyle hakikî, tek, eşi ve benzeri bulunmayan Tanrı (Allah) kalbe ve zihne yerleştiriliyorsa, eûzu-besmele çekildiğinde de önce kulluk ilişkisine engel olan kirli çevre  temizleniyor, sonra da bu ilişkinin en uygun anahtarı kullanılarak doğru kapılar açılmış, sağlıklı bağ kurulmuş oluyor.

(Devam edecek…)

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Sertif PARLAK yazıları

Çok okunanlar