BÜTÜN YÖNLERİYLE KERBELÂ


Hz. Hüseyin, sevenlerinden, kendisinin anılmasını değil, anlaşılması ve örnek alınmasını istemektedir.
10 Muharrem 61 (10 Ekim 680)’de Kerbelâ’da neler oldu? Gönül sızlatan bu elim olayı doğru anlayabilmek için, “Kerbelâ olayı hangi sebeplerle doğdu? Hz. Hüseyin Kûfe’ye niçin gitti, başına bu sıkıntılar neden geldi? Medine’de ya da Mekke’de kalamaz mıydı?” gibi soruları cevaplandırmak gerekir. Hz. Hüseyin, takva sahibi bir insandı. Kur’ân’dan haz alan, âyetlerin derin anlamları üzerinde düşünen, zühd ü takvasıyla tanınan ve Allah’ı zikretmeyi seven bir mü’mindi. Dedesinden öğrendiği hadisleri, dedesinin efalini, akvalini (davranışlarını ve sözlerini) insanlara aktarmada örneklik teşkil ediyordu. Hz. Hüseyin ehlibeytin en gözdelerinden, Peygamber Efendimiz’in “dünyadaki reyhanlarımdan, çiçeklerimden” dediği, “cennet gençlerinin seyyidi-beyefendisi” diye niteleyip müjdelediği mümtaz bir şahsiyetti… Sevgili Peygamberimiz’in gözbebeğiydi; “öpüp kokladığı”, dizine oturtup “ehlibeytimizden” dediği, ağabeyi Hasan, babası Ali, annesi Fâtıma ile birlikte Cenab-ı Hakk’ın kendilerini “günahlardan arındırıp tertemiz kılmak istediği (Ahzâb, 33.), Ehl-i Kisâ ve Hamse-i Âl-i Abâ”dan bir candı.
-Müslümanların ayrışması için değil, birlikteliklerinin sağlanması için bir vesile ve imkân
Kerbelâ hadisesinin mevsûkiyeti konusunda Müslümanlar arasında herhangi bir ihtilaf yoktur. Dolayısıyla Kerbelâ’nın yaşanmadığını söylemek ya da onu tartışmaktan korkmak doğru bir yaklaşım değildir. Aynı şekilde Kerbelâ’yı tarih üstü göstermek ve onu mitleştirmek, başta insanların tarih ilminden soğumalarını ve Hz. Hüseyin’i yanlış anlamaları gibi olumsuz bir durumu beraberinde getirebilir. Kerbelâ ile ilgili yapılması gereken, bu tarihî hadiseyi sağlıklı bir şekilde öğrenmek ve ondan ders çıkarmaktır. Günümüzde yapıldığı gibi, Hz. Hüseyin’in merkezinde bulunduğu Kerbelâ olayını bir kesimle özdeşleştirmek ve Kerbelâ üzerinden farklı mezhep mensuplarını ötekileştirmek, İslâm dini tarihî verilerle çelişmektedir. Çünkü Kerbelâ’nın yaşandığı dönemde, bugün Kerbelâ’yı tekellerine almaya çalışan Şia-Alevilik ve Kerbelâ üzerinden dışlanmaya çalışılan Sünnilik gibi kavram ve oluşumlar henüz yoktu. Ayrıca Hz. Hüseyin sadece belli bir kabile, mezhep ya da siyasî oluşum adına ya da bu yapılar için mücadele etmemiştir. Dolayısıyla Hz. Hüseyin’i belli bir kesimle özdeşleştirmek, Hz. Hüseyin sevgisi ve mesajıyla da örtüşmemektedir diye düşünüyoruz. Kerbelâ etkinliklerini Müslümanların ayrışması için değil, birlikteliklerinin sağlanması için bir vesile ve imkân olarak değerlendirmeliyiz. Hal böyle iken, bir kesimin kendilerini Hz. Hüseyin’in temsilcisi olarak görüp, kedilerinden olmayanları Yezîd yanlısı olarak görmeleri hem tarihî gerçekler hem de Hz. Hüseyin’in mesajıyla örtüşmemektedir. Bu bağlamda Yezîd’i sevmeyen ve tarih boyunca çocuklarına Yezîd ismini hiç koymamış olan Sünni kesimi Yezîd yanlısı olarak nitelendirmek hem bilimsel hem de ahlakî bir tutum değildir.
-Hz. Hüseyin’i mitleştirmeye çalışmak
Hz. Hüseyin söz ve davranışlarıyla model bir Müslüman olmaya çalışmıştır. O, toplumun kötü gidişatını durdurmak ve iktidarın müsebbibi olduğu yanlış icraatlara engel olmak için Kerbelâ’ya yürümüştür. Başka bir ifade ile Hz. Hüseyin, hayatını, doğruları söyleme/yaşatma ve yanlışlıklara karşı koyma ilkesi doğrultusunda yaşamaya çalışmıştır. Kerbelâ’yı anma etkinlikleri vesilesiyle Hz. Hüseyin ve bu arada Ehl-i Beyt’in hatırlatılması, gündemde tutulması ve sevilmesini sağlamak, şüphesiz sevindirici bir durumdur. Aynı şekilde Emevî yönetiminin Kerbelâ politikasını eleştirmek, bu politika üzerinden tüm Müslümanları zulme karşı koymaya davet etmek ve haksızlığa karşı koymada ortak bir şuurun oluşmasına katkıda bulunmak Müslümanlar açısından oldukça önemlidir. Ancak Kerbelâ ile bağlantılı olarak Muharrem ayında İslâm’ın meşru görmediği bir takım faaliyetlerde bulunmamak, Kerbelâ etkinlikleri çerçevesinde Hz. Hüseyin’i mitleştirmeye çalışmak, sinelere kırbaç vurmak, böylece şiddeti hatırlatmak ve bunu bir kültür haline getirmeye çalışmak doğru bir düşünce/tutum değildir. Yine Kerbelâ’yı birtakım merasimlerle dondurmak ve içi boş şekillerle sınırlandırmak kanaatimizce Hz. Hüseyin’in ülküsüne/dava şuuruna gölge düşürmekle kalmayıp, Kerbelâ mesajına zarar vermektedir. Kısacası Hz. Hüseyin, sevenlerinden, kendisinin anılmasını değil, anlaşılması ve örnek alınmasını istemektedir.
- İslam tarihinin en önemli kırılma noktalarından biri
Bu gün idrak edilecek, Hz. Hüseyin ve beraberindekilerin muharrem ayının onuncu günü olan "Aşure Günü"nde şehit edilmesi nedeniyle "matem günü" olarak görülen gün, İslam tarihinin en önemli kırılma noktalarından biri niteliğini de taşıyor. Bu vesileyle başta Seyyidü’ş-şühedâ Hz. Hüseyin ve Kerbelâ mazlumları olmak üzere Bedir’den Malazgirt’e, Çanakkale’den Sakarya’ya, İstiklal Mücadelesi’nden 15 Temmuz’a ve günümüze kadar Din-û Devlet Mülkü Millet, iman, vatan ve mukaddesat uğrunda feday-ı can eden bütün şehitlerimizi rahmet ve şükranla yâd ediyorum. Milletimizin ve tüm Müslümanların huzur, barış ve güven içerisinde bir hayat yaşamasını Yüce Rabbimizden niyaz ediyorum.