SON DAKİKA
Sertif PARLAK

Yeniden Bismillah (3)

Yeniden Bismillah (3)
A- A+

Bürokraside var olup Marksist-Leninist mahreçli olup liberal görünümlü, mesleğinden bîhaber uzmanlar(!), FETÖ bağlısı olup dindar ve milliyetperver (!) görünümlü Kürtçü ve diğer görüşlüler, parti organlarındaki kimi ekabir numunesi ulaşılmaz ve kıymeti kendinden menkul bulunmaz Hint kumaşları (!) bu iktidarın yumuşak karnıdır.

 

BİZİM kastımız, kişileri hatasız (hâşâ) ve kusursuz göstermek değildir. Ancak peygamberler “ismet” sıfatına (Allah’ın izni ve vahiyle) lâyıktırlar. Bu cümleden olarak kişiler değil, o kişilerin şahsında mücerret olan dâvâdır. Bundan böyle Devlet’in inşâsında bize düşen görev, Batı karşısında zihinlerimizin istilaya uğratılmasına müteakip, Sykes-Picot mucitlerinin bizi kapattıkları parantezden kurtulmaktır.

Kurulan genç Cumhuriyet bile müstevlilerin kurduğu vesayet kumpasını kırmadı, kıramadı. Mirası devralan zât olan Reis Sayın Recep Tayyip Erdoğan, yüz yıllık kumpası kırmaya niyetlenerek, gönlümüze dar gelen bu esareti parçalamak üzere “yeniden bir diriliş hareketi” dediği siyâsî hayatına arkadaş bildikleri ile “Ya Bismillah!” diyerek yola çıktı.

Recep Tayyip Erdoğan’ın kurduğu “AK Parti” isimli siyâsî yapı, girdiği ilk seçimde iktidara geldi. Daha önceki muvaffakiyetlerinin devamı ve Türkiye Yüzyılı ideali için nakıs gördüklerimiz, dinin ve aklın liderliğinde olması gereken hususları kabiliyetimiz muvacehesinde kayıt düşüp arz etmek olacaktır. Liderimiz ve rehberimiz Hazreti Muhammed’in (sas) dâvâ ve yol arkadaşları şimdikilere mürşid olsunlar. Kur’ân’ın rehber olacağı yol Nîsâ Sûresi’nin 58’inci ayetinde mealen şöyle belirtiliyor: “Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne güzel öğütler veriyor. Şüphesiz Allah her şeyi işitmekte, her şeyi görmektedir.”

Tarih boyunca insanların huzur ve mutlulukları iki sebeple kazanılmış veya kaybedilmiştir: “Emanet ve adalet”... Emanetler ehline verildiği ve adalete riayet edildiği müddetçe cemiyette huzur ve saadet bulunmuş, hıyanetler ve haksızlıklar ise huzursuzlukların, kavgaların, savaşların, servet ve neslin helâk olmasının baş sebepleri arasında yer almıştır.

Adaletin gerçekleşmesi -adil uygulayıcılar yanında- kimin neye lâyık, kimin neyi hak ettiği konusunda doğru, hakkaniyete uygun, dengeli bilgi ve ölçülere sahip olmaya bağlıdır. Hukuk kuralları ve bağlayıcı mevzuat işte bu bilgi ve ölçüleri vermek için oluşturulur, vazedilir.

Uygulamada adaletin bozulmamasının iki teminatı vardır: İmana dayalı ahlâk ve cemiyetin emanet ve sorumluluk duygusu içinde gerçekleştireceği denetim… Sağlam hukuk kuralları, ahlâk ve kamu denetiminin bulunduğu yerde adaletin gerçekleşmemesi için bir sebep kalmaz.

Bütün bunları yazmamızın sebebi, başta Millî Eğitim ile Tarım ve Orman Bakanlıkları kadrolarındaki münasebetsiz ve yetersiz kadroların varlığından ileri gelmektedir. Bu anlamda önce çuvaldızı AK Parti kadrolarına, sonrasında Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın hulûs-i kalp ile “Dâvâ arkadaşlarım” diye güvendiği vefasızlara batırmalı.

Kıymeti kendilerinden menkul bazı allâmeler(!), bir avuç darıyı saymaktan aciz iktisatçı geçinen “ODTÜ” mahreçli Maliye Bakanlarının kadro verip uzman diye piyasaya sürdüğü kadrolar ve dahası kibrini put yapmış hâlde Hariciye uzmanı geçinen aklı evvellerin hâlâ bürokraside oldukları hatırdan çıkarılmamalıdır. Bunun yanında âli makamlara Lider’in fedakârlığıyla gelenler, Millî Eğitim Bakanlığı kadrolarında yıllanmış Marksist-Leninist mahreçli laikos sevdalıları da vardır. Listeyi uzatabiliriz.

Devlet Başkanı’nın şikâyetçi olduğu “bürokratik oligarşiyi” yazmamız bu yüzden boynumuzun borcu oldu. Bürokraside var olup Marksist-Leninist mahreçli olup liberal görünümlü, mesleğinden bîhaber uzmanlar(!), FETÖ bağlısı olup dindar ve milliyetperver (!) görünümlü Kürtçü ve diğer görüşlüler, parti organlarındaki kimi ekabir numunesi ulaşılmaz ve kıymeti kendinden menkul bulunmaz Hint kumaşları (!) bu iktidarın yumuşak karnıdır.

En büyük tenkit konusu olansa, müminlerin safında ve iktidar yanlısı görünüp fakir fukaranın ahını alan sonradan görme zenginlerdir. Diğer yanda, doğrudan Müslüman milletimizin muarızı olanların, kelime oyunları ve değişik isim ve logolarla “Türk” ismini sütre yapanların kimler veya hangi STK’lar olduğu ariflerin malûmudur. Bu hususta her zaman hak ve hakikatin peşinde olmak, kul olmamızın şiarıdır.

Devlet’in inşâsında maarifin rolü inkâr edilemez. Gaye, şahıslarda değil, kişilerin şahsında İlâ-yi Kelîmetullah için Nizam-ı Âlem Ülküsüne giden yolun sonundaki menzil ve dâvâdadır. Bu yolun yolcularına rehber, Kur’ân’ın ahkâmı ve Risalet-i Resulullah ışığıdır. Başvurulacak kaynak eser, kadim tarihimiz ve ecdadımızdır. Unutmayalım ki, milletimiz beklenendir ve sancağımızın gölgesi kıtaların ötesinde cihanı kaplayacak büyüklüktedir.

Vesselâm…

 

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Sertif PARLAK yazıları

Çok okunanlar