SON DAKİKA
Sertif PARLAK

Bir yürek seferi başlatmalıyız

Bir yürek seferi başlatmalıyız
A- A+

ALLAH’ın kanunlarına göre başarının şartları Enfâl Sûresi’nin 60’ncı ayetinde izah ediliyor. Buna göre savaş gücüne sahip olmak ve savaş için hazırlanmaktan maksat, dinleri başka da olsa fiilen savaşarak insanları öldürmek olmayıp, onların maddî ve manevî olarak kendilerine ve başkalarına zarar vermelerini engellemektir. Bu da düşmandan daha güçlü olmakla mümkündür.

Sağduyusunu yitirmemiş topluluklar, ortada zaruret bulunmaksızın kendilerinden daha güçlü bir topluluğa saldırmazlar. “Hazır ol cenge ister isen sulh-u salâh” şeklinde manzumlaştırılmış bulunan bu ilke, barışın ancak bunu isteyenlerin caydırıcı güce sahip olmaları sayesinde gerçekleşebileceğini ifade etmektedir.

Makalenin ilk bölümünde değindiğimiz ayetteki “savaş atları” ile bazı sahih hadislerle (Müslim, “İmâre”, 167) teşvik edilmiş okçuluk ve atıcılık, tarihî şartlar içinde yapılmış bir tavsiyedir, bir semboldür. Bunun günümüze yansıyan anlamı, “en uygun, maksadı gerçekleştirmede en etkili silahlar, araç gereçler, askerî eğitim, savunma ve savaş stratejileri donanmak ve zafer için gerekli her türlü askerî güç ve imkânlar” demektir (Enfâl, 60).

Evet, bu kadar zulüm yaşanmaz da bu ordu neden kurulmaz? Çünkü İslâm dünyasındaki pek çok yöneticinin emperyalizm karşısındaki ezikliği, bağımlılığı ve korkusu engel olur da ondan!

Hülâsa

İsrail vahşetini durdurmak için gayret eden Hükümetimizi ve tüm hükümetleri desteklemeli, Filistin ve Gazze’ye yardım için çırpınan yardım kuruluşlarına omuz vermeli ki bazen felâketten saadet doğar.  İç ihtilafları bir tarafa bırakarak tek yumruk olmalı. Katliamlara ve zulme karşı çıkan dünyanın bütün insanlarıyla birlik olmalı. İslâm Ülkeleri Birliği ve İslâm Ordusu kurulmalı. Öncülük etmeleri için siyasetçilerimiz yüreklendirilmeli. Zihinleri ABD esaretindeki İslâm ülkeleri liderleri uyandırılmalı.

Bir yürek seferi başlatmalıyız. Peygamberimizin (sav) Medine’de devlet kurarken ördüğü kardeşlik bağlarını güçlendirmeliyiz. O (sav) ırkçılığın kökünü kazımış, İslâm’dan önce birbirleriyle 120 yıl savaşmış kabileleri barıştırmış, aralarında kardeşlik inşâ etmiş, Medineli ensar ile Mekkeli muhacirleri birbiriyle bir etmişti. Kur’ân, “Müslümanlar kardeştirler” buyurur, Peygamberimiz (sav) Kur’ân’ın emirlerini böylece hayata geçirmiş. Medine’deki Müslümanlar tek yürek ve tek yumruk olmuşlar ve bütün düşmanlarına meydan okuyarak sonunda büyük bir fethi gerçekleştirmişlerdir.

Zulme karşı koymayı vazife ve imanın gereği bilmeliyiz. Canımız, malımız, namusumuz, vatanımız, dinimiz için düşmanla savaşı cihat bilmeliyiz. Bu uğurda ölümü şehitlik kabul etmeliyiz. Allah yolunda şehit olmayı ebedî saadetin anahtarı olarak görmeliyiz. Yüreklerimizdeki vehn hastalığından (hayatı tatlı görme, ölümden korkma) kurtulmalıyız. Çok okumalı, ilim öğrenmeyi en büyük cihat kabul etmeliyiz. Çalışmayı ibadet saymalıyız. İlim ve teknolojide düşmanlarımızla yarışmayı cihat ve ibadet olarak görmeliyiz.

“Gevşeklik göstermeyin, üzülmeyin; eğer inanmışsanız, şüphesiz en üstün olan sizsiniz.” (Âl-i İmrân, 139)

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Sertif PARLAK yazıları

Çok okunanlar