SON DAKİKA
Sertif PARLAK

Millileşemeyen maarif sistemimiz ... (2)

A- A+

İslâm, eğitim ve öğretime büyük önem vermiştir. İlk İlâhî emir, “Oku”. Kur’ân-ı Kerim’deki 750 kadar bilim ve eğitim ile ilgili ayete rağmen Müslümanlar bunun gereğini yerine getirmedikleri için geri kalmışlardır. İlerlemenin şartı, eğitim ve öğretime dinimizin önem verdiği gibi önem vermektir.

 

GENÇLİK, çocukluk ile erişkinlik arasında yer alan gelişme ve bağımsız yaşamaya hazırlanma ile birlikte bedensel, toplumsal ve ruhsal olgunlaşma dönemidir. Yüce Allah, Kur’ân-ı Kerim’de peygamberlerin ve inançlı kimselerin gençlik dönemlerinde yaşadığı olaylardan örnekler vererek gençlik için bir rol model ortaya koymaktadır.

Hadislerde de gençlik için rol modellerin var olduğu görülmektedir. Tevhid mücadelesi, zorda kalanlara yardım etme, sabır, iffet, edep,  hayâ, cesaret, metanet, kararlılık, düşünceyi açıkça söyleme, iyi örnek olma, sıkıntılara göğüs germe, sorumluluk bilinci, ince fikirli olma, tevbe etme, kötülüğe iltifat etmeme, tevekkül, iyilikseverlik, güzel ahlâklı olma, genç yaşta ilim öğrenme ve genç yaşta Allah’a çokça ibadet etme Kur’ân ve hadislerde gençlerle ilgili yer alan övgü dolu ifadeler olarak önem arz etmektedir.

İslâm’ın ilk tebliğ edildiği yıllarda dini kabul edenler arasında gençler önemli bir yer tutmaktadır. Gençler dinî, ilmî, askerî, idarî, siyâsî ve sosyal alanlarda çok önemli görev ve sorumluluklar üstlenmiş ve önemli devlet görevlerinde bulunmuşlardır.

Günümüzde bir arayış içerisinde olan ve yön bulmak isteyen gençlere değer verilmeli, gençlerle yeterince ilgilenilmeli, Kur’ân ve Sünnet’te gençlikle ilgili ifade edilen değerler onlara öğretilmeli, Kur’ân ve Sünnet’ten örnekler sunulmalıdır. Unutulmamalıdır ki, çare Kur’ân’dadır ve Risalet-i Resulullâh rehber olmalıdır.

Gelin, bir aklıselim ile, “Marifetle dolu maarif sistemi nasıl olmalı?” sualine Kur’ân ışığında bakalım…

İslâm, eğitim ve öğretime büyük önem vermiştir. İlk İlâhî emir, “Oku”. Kur’ân-ı Kerim’deki 750 kadar bilim ve eğitim ile ilgili ayete rağmen Müslümanlar bunun gereğini yerine getirmedikleri için geri kalmışlardır. İlerlemenin şartı, eğitim ve öğretime dinimizin önem verdiği gibi önem vermektir.

İslâm öğrenme, öğretme, eğitme, yetiştirme ve olgunlaştırma dinidir. Çünkü Kur’ân’ın bütün ayetlerinde temel yönünden Hazreti Peygamber tarafından öğrenme ve onun aracılığıyla öğretme vardır. Her ayet doğrudan doğruya veya dolaylı olarak bir öğrenme ve öğretmedir. Hazreti Peygamber, vahiy yoluyla Allah’tan öğrendiklerini Müslümanlara öğretirdi. Anlamadıkları hususları izah eder ve belirli bir olgunluğa eriştirene kadar eğitici faaliyetlerine devam ederlerdi.

Diğer taraftan Kur’ân-ı Kerim’in ayetlerine baktığımızda, insanın kendisini tanıyıp bileceği konulara bakmayı emreden 350, yeryüzünü araştırmaya teşvik eden 50, eğitim-öğretim ve pozitif ilimlere işaret eden 750 civarında ayet olduğunu görmekteyiz. Akıl ve aklı kullanmayı öngören ayetlerin sayısı 65, cehalet ve bilgisizliği yeren ayetlerin sayısı ise 25 kadardır. Bu durum da göstermektedir ki, İslâm bilime, eğitime ve öğretime çok önem vermektedir. Cehalet ve bilgisizlik ise en büyük düşmanıdır. Bunun için eğitim-öğretim faaliyetlerinin üzerinde önemle durmuştur. Çünkü fert ve toplumların maddî-manevî alanlarda yükselmeleri ve ilerlemeleri ancak sağlam ve kaliteli bir eğitim-öğretimle mümkündür. Bu nedenlerle din ve dünya için gerekli olan bilgileri öğrenmeyi farz kılan İslâm, bunu sağlayacak olan eğitim-öğretimin de mükemmel olmasını ister.

Esasen “en güzel sûret ve biçimde yaratılan insan” (Tîn, 4) eğitim-öğretim yoluyla geliştirilmelidir. Çünkü onun gücü, enerjisi ve kabiliyetleri de en değerlidir. Bunları geliştirip değerlendirmemek israftır. Bunun için bu üstün ve mükemmel varlığın insanlık tarihi boyunca en önemli uğraşısı da eğitim-öğretim olmuştur. Zira sosyal gelişme, her sahada ilerleme, ekonomik büyüme ve millî kültürün nesilden nesle intikali ancak eğitim ile mümkün olabilmektedir.

Bilgi, davranış ve kabiliyetlerin geliştirilmesi ve kişiye kazandırılması ancak eğitim faaliyetleri ile mümkündür. Eğitimden faydalanacakların sosyal tabakalaşma piramidinde yukarı doğru hareketliliğe uğrayacakları, yeni statüler kazanacakları ve buna bağlı meslekler elde edinecekleri muhakkaktır.

Bu önem dolayısıyla bilgi ve kabiliyetlerin geliştirilme olayına bir “sınaî faaliyet” olarak bakılmıştır. Ayrıca eğitim yoluyla kazanılan statüye sahiplik eğitimde fırsat eşitliğini de sağlamaktadır. Yüce Allah (cc), peygamberlerine gönderdiği vahiy yoluyla yarattığı insanın eğiticisi olmuştur. Allah’ın Hazreti Âdem’e bütün isimleri, Hazreti Davud’a zırh-elbise sanatını öğrettiği (Enbiya, 80) zikredilmektedir. Esasen Yüce Allah’ın bir ismi ve sıfatı olan “Rab” kelimesinin “terbiyeci, eğitimci” anlamına geldiğini göz önünde bulundurursak, Rabbimizin eğitim-öğretime ne büyük önem verdiğini daha iyi anlamış oluruz.

Ayrıca konumuza girerken ilme, bilgiye, öğrenmeye ve öğretmeye önem veren bazı ayet ve hadisleri belirtmek faydalı olacaktır: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”, “İlim her kadın ve erkek üzerine farzdır”, “İlmi Çin’de dahi olsa öğreniniz”, “İlim müminin kaybolmuş malıdır, onu nerede bulursa almalıdır”, “En faziletli sadaka, Müslümanın ilim öğrenip sonra onu Müslüman kardeşine öğretmesidir”, “Bilginler, peygamberlerin mirasçılarıdır”, “Kim ilim yoluna girerse Allah da onun Cennet’e giden yolunu kolaylaştırır”…

Cahiliye Devri’nin cehaletini, çirkinliklerini, taklitçiliğini ve hurafelerini reddeden Hazreti Muhammed Efendimiz, ilme ve hikmete sarılarak, “Allah’ım, ilmimi artır” diye devamlı dua etmiştir.

(Devam edecek…)


 

 

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Sertif PARLAK yazıları

Çok okunanlar