Regaib Kandili'nin Tarihçesi
Regaib kelimesi, bol lütuf ve büyük mükâfat anlamına gelir. Yüce Allah'ın bu gecede rahmet, bağış ve yardımlarını dağıttığına inanılır. Regaib Kandili gecesi, mübarek üç ayların ilki olan Recep ayının ilk perşembeyi cumaya bağlayan gecedir.
Başka bir rivayete göre Hz. Peygamber Efendimiz'in Regaib gecesinde ana rahmine düştüğüne inanılır ise de rivayetlerin asılsız olduğu, hadisin zayıf bir hadis olduğu hadis âlimlerince belirtilmiştir.
Regaib gecesi ile ilgili özel ibadetler ve kutlamalar ilk olarak 1056 yılında Kudüs'te, 1087 yılında ise Bağdat'ta kutlanmaya başlanmış, daha sonraki yıllarda bütün İslam âlemine yayılmıştır.
Bazı âlimler Regaib gecesinden bahsetmeyip Recep ayının ilk cuma gecesinde kaza namazı kılmayı, gündüz de oruç tutmayı müstehap olduğunu söylemişlerdir.
İslam âlimleri, Hz. Peygamber, sahabe ve tabiin dönemlerinde Regaib gecesinin bilinmediğini söylemişlerdir.
Osmanlı devleti döneminde ise Molla Fenari Regaib gecesi hakkında olumlu görüş belirttiğinden zamanla Osmanlı devletinde de Regaib gecesi ihya edilerek günümüze kadar gelmiştir. Molla Fenari 1350-1430 yıllarında yaşamıştır. Osmanlı padişahı Mehmet Çelebi zamanında Bursa kadısı, II. Murat döneminde ise Osmanlı devletinin ilk şeyhülislamı olarak görevlendirilmiştir.
Kutsal gece olarak bilinen Regaib, Berat, Mevlit, Miraç ve Kadir gecelerine II. Selim döneminde minareler arasında kandiller yakılması nedeniyle zamanla bu gecelere kandil gecesi denilmiştir.
Mübarek geceler denilen Regaib, Berat, Mevlit, Miraç ve Kadir gecelerinin kutlanması Peygamber Efendimiz'in ve sahabelerin döneminde de kutlanmamıştır. Günümüzde bu geceler zamanla Müslüman toplumuna bir anane olarak girmiştir. Bu geceleri dinî bir emir olarak görmek yanlış olup günümüzde İslam âleminin bir kültürü olarak görebiliriz.
Bu gecelerin ibadetle geçirilmesine karşı çıkanlar, Hıristiyan âleminin ananelerinde olan yılbaşı, doğum günü ve diğer Avrupa'dan ithal edilen günlere itirazları olmadığı gibi bu günler öncesi çeşitli hazırlıklar yaparlar.
